Zorlu Dönemeçler-2-B8-7-9-2005-30-9-2005
07-09-2005
Öğleden sonra doktor'a gittik. Doktor, Arıcept'i, 5+5 mg. Yapalım, yalnız yan etkilerine dikkat edin, anormal bir durum olursa bana telefon edin''dedi. Hastaneden çıktıktan sonra da , Gülcanlara uğradık
Dönüşümüzde, ?Doktorla konuşan Yusuf yok! Ne cehenneme gittiyse! Ben ilaç almayacağım.'' Diyor. Gülcan'a telefon ettim. O bile benim Yusuf olduğuma ikna edemedi. Bu defa Yasemin, Yusuf'un, belki arabada yattığını, gidip bakmamız gerektiğini'' söyledi. Mecburen park yerine indik. Bulamayınca, ?'bizi görüp kaçmıştır''dedi.
Gece yatarken, çok direniş göstermesine rağmen, ikna ile ilacını verdim. Ama bir arada yatmamıza razı olmadı, Kendisi yatak odasında, ben de misafir yatak odasında yattım. Bir ara ?Yusuf diye seslendiğini duydum.. Kalkıp onun yanına gittim. .Hiç ses çıkarmadı. Yanında yatmama itiraz ettiğini unuttu 14-09-2005
Yasemin, sabahtan hasta gibi. Ateşini ölçtüm. 36.7. Gülşen Ankara'dan telefon etti. Kalkıp konuşmadı. Öğle yemeğinden sonra düzeldi. ?'Bir yerlere götür beni''dedi. Semihalara gittik. Balkonda oturduk. Orasını beğendi. Bazen Gülcanların evinde yaptığı gibi, ? ?Buralarda, kiralık veya satılık bir ev yok mu? Satın alsak veya kiralasak'' dedi. Resimlere bakarken de Semihanın oğlu Taner'i ve gelini Aysel'i tanıdı.
Nadire ablam da orada misafirdi. ?'Nadire, seninle köye gidelim, akşama dönüp geliriz' diyor. Nadire de ?'Aman yenge, köy çok uzak, gitmek beş saat sürer, nasıl gidelim'' diyor.
Semihanın kanepe örtülerini beğendi. Bizimkileri kalın buluyor. ?'Ama benim param yok ki nasıl alayım'' diyor. Sonra da benim kocası olduğumu belirtiyor.
Eve gelince, akraba Yusuf'u arıyor. Bana dönerek, ?'Bir şey mi söyledin de gitti? ?? diyor.
18-9-2005
Gece moral bozukluğu ile uyandım. Yasemin ölürse ben yalnız nasıl yaşarım korku ve endişesiyle, bir daha uyuyamadım.
Sabahleyin nereden estiyse ?'Ev ve araba çocukların'' diyor. ?'Tamam onların'' diyorum. Bizim desem kim bilir neler söyleyecek.
Uyduruk bir temizlik yaptım. Banyo yapacağız, çamaşır yıkanacak. ?'Halsizim, yardım edemedim'' diyor. Saat 1100 de çamaşır mk.sini çalıştırdım. Öğle yemeği yiyoruz. Yine senaryolara başladı. ?'Hayalet gibi üç erkekle başka bir evdeymişiz. Neyse ki onlar kaybolmuşlar. Bir çocuk gelmiş, bu evi tertemiz yapmış. Onu görürse teşekkür edecekmiş. Ben o evin anahtarını kime vermişim? Ancak ben bilir mişim kime verdiğimi! Bu gün gidip, gece kaldığımız evden, kalan eşyalarımızı almalıymışız. Burası çok hoşuna gitmiş, zinhar buradan ayrılmazmış. ''Sen gedersen, git. Cehenneme kadar yolun var. Ben kendime bakarım, çarşısı, pazarı yakın. Zaten benim tanıdığım ve sevdiğim bir muhit!'' diyor.
Akşam yemeğinden sonra, tuvalete gitti. Bir veca ile boşaldı. Yine senaryolara devam etti. Üç genç, bir de yaşlı kadından bahsediyor. Evin içinde onları arıyor. ?'Nereye gittiler?, Acaba benim yemeğime ilaç mı koydular?'' Ne isim var, ne de kim olduklarını biliyor. Ben de ?'Gitmişler herhalde ?? diyorum. Yoktu öyle bi kimse desem yine kıyameti koparacak.
Cam önünde oturuyoruz. Saat 2130 . Bir ara, ?'Biz akşam yemeğimizi yedik mi?'' dedi. Sanki, akşam yemeği yiyen o değilmiş gibi.
20-09-2005
Bu gün Gülşenler yazlıktan dönecek., Sanki ilk defa geliyorlarmış gibi, ?'adresi verelim, evi iyi tarif edelim'' diye kaç defa telefon ettirdi. Gecikmelerine de kızıyor, ?'Biz yaşlı insanlarız. İnsan bir defa telefon etmez mi?''diyor. Gülcan'a da telefon ettirdi. ?'Gülşen gelecek, bir yere gitmesin, bizde buluşsunlar''diyor..
Saat 1300 de Gülşenler geldiler, ben karşıladım. Yukarı çıktık. Biraz sevinç gösterileriyle, Gülşen'i kucakladı. Koskoca bir kadın olarak gördüğü için gözlerine inanamıyor. Damadı da öptü ama hatırlayamadığı belliydi. Ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Biraz oturup, hoş, beşten sonra öğle yemeğini yedik. Bir ara kulağıma eğilerek, ?'Gülşen'e para verelim' 'dedi. ?'Olur'' dedim. Bu sözüm onu tatmin etmemiş olacak ki çantasını salona getirip, 280 mil. Para verdi. Sonra, ?'ablana telefon et, belki gelir''diye ilave etti. Gülşen de ?'Anne, yarın Salı nasıl olsa gelecek'' deyince sesini çıkarmadı.
Damatla, ben işe koyulduk. Bülent'in elinden her türlü iş gelir, boş duramaz, O iş yaparken beni de, sanki benim elimden bir şey gezmezmiş gibi,, getir, götür işlerinde kullanır. Biz işe başlayınca, Yasemin, eskileri hatırlar gibi, ?Oh damadı buldun ya! Çalıştır bakalım'' demeyi unutmadı.
Aklı, fikri misafirlere ikram etmekte. ?'Yemeğimiz var mı? Onlara ne pişirdik?'' Söylediğini beş Dakka sonra unutuyor. Tekrar, tekrar soruyor.
23-09-2005
Salı günü kahvaltıdan sonra pazara gittim. Evde Gülşen var ya fazla acele etmiyorum. Ben geldikten sonra, Gülşen gitti. Pazarı dolaşmayı çok sever. Bu nedenle gecikti. Geciktikçe annesi söyleniyor. ?'Neden gecikti, acaba ablasına mı gitti? Ablasına telefon edelim'' gibi laflar. Neticede dayanamadı, ?'ben yemek yiyeceğim''dedi. Bülent de elektrik malzemesi almaya gitmişti. Yasemin için sofra hazırladım, yemeğini yedi. Ben Gülşen ile yerim diye bekledim.
Neyse, Gülşen saat 1330 da geldi. Kendine, kocasına ve bize bir sürü giyecek almış. Gerek yoktu ama almış. Biz Gülşen ile yemek yerken, annesi, ?'Ben bu adamı boşayacağım. Kendime bir iş bulurum veya köşe başında dilenirim'' diyor. Gülşen de ?'Aldırma''diye bana işaret ediyor.
Saat 1400 civarında Gülcan geldi. İki kardeşi bir arada gördüğü için, hayatından memnun. Bir ara, ?'Birbirlerine ne kadar benziyorlar'' dedi. Aslında ikisi de sarışındı ama, hem görünüşleri, hem de karakterleri farklıydı. Bu defa Gülcan için, ?'Babaannesine ne kadar benziyor, Allahtan ki ahlakları benzemiyor''dedi. Gerçekten Gülcan ahlak yönünden babaannesine hiç benzemiyordu. Çok sakin ve efendi yaradılışta bir insandı.
Sonradan, Gülcan'ın görümcesi de geldi. Bir şeyler yiyip, işçikten sonra, Gülcan ile Görümcesi pazara gittiler. Onlar giderken bi şey söylemedi ama, gittikten sonra. ? ?Keşki biz evlerine bıraksaydık'' dedi.
Akşam yemeğinden sonra değişmeye başladı. Önce ?'B u ev kız kardeşlerime ait'' dedi, sonra, ?'Gülcan ile Gülşenin'? dedi. Bir ara, sanki yabancılarmış gibi, kızının ve damadının bazı eşyalarını, (Saat, cep telefonu, gözlük gibi) saklamaya kalkıştı. Üçümüz de evin içini alt, üst getirdik, bulmakta zorluk çektik. Ve bu gibi eşyaları göz önüne koymamaya karar verdik.
Yatarken sarequel verdim. Çok geçmeden Gözleri kapandı.
30-09-2005
Uzun süredir yazamadım. Çünkü, Gülşenler buradayken, Bülent beni iki defa acil servise götürdü. Gece yarısı onları kaldırmak mecburiyetinde kaldım. Ayaklarımdan beynime doğru bir yanma bir sıcaklık hissediyordum. İştahım tamamen kayıp olmuştu. Bir lokma bir şey yiyemiyordum.
Acilde durumu anlattım. Gaz olabilir düşüncesiyle film çekildi Tansiyon ölçüldü, Kâlp ve Nöroloji uzmanları kontrol etti. Kan tahlili yapıldı. Hiç bir şey bulamadılar. Yalnızca, yarın gelip psikoloji uzmanına görünmem tavsiyesinde bulundular.
Psikoloji uzmanıyla görüştüm. Eşimin durumunu anlattım. ?'Size bir ilaç yazayım'' dedi. Şu sözlerle doktorun dikkatini çekmek istedim. ?'Bana öyle bir ilaç verin ki, eşimin durumu dolayısıyla, en ufak bir sesde uyanabileyim, eşimle ilgilenebileyim!''. Doktor da bana CİTOL adlı bir ilaç yazdı. ?'Bu ilaçtan, her sabah kahvaltıdan sonra, bir adet alın, bir hafta sonra tesirini gösterir'' dedi.
Bizde kaldıkları müddet zarfında, Bülent de, Gülşen de neler yapmadılar ki. Damat yüklüğü nizama koydu. Alet, edevat karmakarışıktı. Avizeleri, tamamen söktü, parlattı. Elektrikli radyatörü boyadı. Gülşen, mutfak dolaplarını ve salonun büfesini sildi, temizledi. Ben ise, durumumdan dolayı onlara hiç yardım edemedim.
Gülşenler gidecekler, ben onlarsız, yalnız kalacağım, yasemine nasıl bakacağım diye moralim bozuldu. Bu duygularla onları yolcu ettim. ve onlar gittikten sonra da, yatak çarşaflarını yıkamak, yeni çarşaf ve nevresimleri değiştirmek gibi çalışmaya karar verdim. . Neyse ki Gülşen bir gün önce yemek yapıp dolaba koymuştu da , bi de yemek yapmayı düşünmeyecektim. Öğle yemeği için çalışmaya ara verdim, Yemekten sonra, Yasemin cam önünde kestirirken, ben de çamaşırları astım. Sonra, biraz dinlenme imkânı buldum. Şimdi kendimi daha iyi hissediyorum.
içim acıyor okurken..gerçekten..
sevgiyle kalın