Ah Ulan Sema

yola iki kişi çıkılmış lakin hep biri eksik kalmış

şehre vardığımızda umduğumuz ile bulduğumuz arasındaki fark

seninle benim aramdaki şive farkı kadar kısa ve anlaşılırdı

sen kürttün, ben dağların denize paralel tükürdüğü

şehirden geliyordum, nettim

sonraları çeşitli işler denedik, türlü insanlarla tanıştık

ne sen fark edildin ne de ben

yalnızca çevre esnaf tanıyordu bizi

ve elbet yurdum dernekleri hemşehrilerimiz

okeye dördüncü olarak katıldığımız masalardan

arta kalan zamanlarda

cebimizdeki okey taşlarıyla arşınlıyorduk kadıköy sokaklarını

ki o günlerde süleyman imza veriyordu karakola her akşam

yaşadığını ispat için

oysa kaçacak bir yeri yoktu

şehre adım attığımız ilk gün

bir kavganın tam ortasında bulmuştuk kendimizi

polis süleyman’ın renginden hoşlanmamış olsa gerek

hemen aldılar sorguya

iki gününü nezarette geçirince

duruma içerleyip kendine sataşan birine saldırmış

hal böyle olunca da

bizim süleyman’ın baba ocağı da beyoğlu karakolu oldu


seninle ne diye buluştuk nereden tanıştık

hay aksi, bir işimiz de düzgün gitmez ki

aynı ders yüzünden aynı fakülteden atıldık

lakin farklıydı sevdiklerimiz

hey gidi süleyman hey

sevmiş okulun en güzel kızını

bekler durur yolunu

süleyman, yollu bu kız yollu


en son iki yıl önce tam da burada vazgeçmiştik istanbul'dan

memleket deyince bir sızı oluyor tabi

lakin İstanbul dediğin sema'nın gözleri

yoksa tüküreyim istanbul'una

sema'nın gözleri olmasa

çekilir dert değil Allah'ıma

11 Ağustos 2025 129 şiiri var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (1)
  • 7 gün önce

    Hikayesi renkli, sıcak ve bir o kadar da hüzünlüydü nostaljisi.

    Sohbet eder gibi yalın bir üslup, ki gülümsetti...

    Teşekkür ederim, sayın Damar

    Saygılarımla.