Anakronik Bir Şahsiyetin Anıları



hiç unutmam
geçen gün müydü
önceki ay mı ne
sokak kedilerinden duydumdu
bir de avaz avaz haykırıyordu
isimlerini bilmediğim
hakim yakalı
haki renkli kirli gömlekleriyle
çelimsiz muavinler


yakın bir geçmişte
yani insanlık tarihinin
henüz adı konulmamış
yani henüz tarih kitaplarıyla haşır neşir olmamış miladında
ve devletimizin sınır ötesinde
yeni bir imparatorluk kurulmuş
teypten milli marşlar eşliğinde
hınca hınç bedava yolcu taşırmış otobüsler
otobüsler mi bedava
yolcular mı bilinmezmiş


aradan birkaç ay mı
bir kaç yıl mı geçmiş ne
terminaldeyim işte o gün yine
yazıyor yazıyor
diye bağırıyordu
çıplak ayaklarıyla
öteye beriye koşturup
gazete satan çocuklar
yeni kurulmuş o meşhur imparatorlukta
yeni kurulmuş bir isyan çıkmış
tanınmadık bir münafık kertenkele öldürmüş imparatoru
üç tas has hoşafına
bir çimdik güzelavrat otu
iki dirhem baldıran zehri
üç tutam zencefil koymuşlar
oracıkta böğüre böğüre ölmüş zavallı imparator
bir güzel yatırmışlar yanına
her şeyi gören çeşnicibaşının başını da


devşirilmiş derviş kaplumbağalar taşımış
devrik imparatorun tabutunu
ve tüm mal varlığına kargalar konmuş


yeni kral artık
yalnızca kuşlarmış


bütün ahali endişeliymiş
bütün sokaklar gergin
ellerinde birer duble molotof kokteyli
ve dahi bütün son ütücüler tedirgin
hal
bu
ki
gömseler toprağa
yeni imparatora olan kinlerini
yeşerirmiş yeminle yedi veren gün sonra
ki yağmur mevsimi de kapıda


ellerinde sapan
gözlerinde kan
bütün sansarlar konuşlanmış sınırlara


bütün kötü haberler gibi
çabuk yayılmış darbe-i vak'a
teyakkuza geçmiş bütün komşu ülkeler
İkinci bir emre kadar
bütün bulutlar yasaklanmış kuşlara


ve duyduk ki
eskisinden yeni imparatorlukta
ikinci bir emre kadar
karartılmış bütün yıldızlar


mef’ûlü mefâîlün feûlün
mef’ûlü fâilâtün
diye methiyeler yazmış
led ışıklı tabelalara
meşhur şair gırcırlı tavşanlar


biri söylese inanmazdım ama
gözlerimle gördüm gazetede
bir fiil şahidim yani
pankart aşmış
imparator öldü yaşasın yeni kral
diye porsuklar


bir kavim yok olmuş yani
bir kavim doğuyor zannımca
yalnızca kuşlarmış artık kral
ekmekten hafif
ve dahi ölüm kadar ağırca


duyduk ki
yeniyken eskiyen ülkede herkes huzursuz
bütün atlar huysuz
bütün kuşlar mızmız
bütün fırıncılar umutsuzmuş


ay bastı mı geceyi
bıçaklar çıkıyormuş
çuha kuşlarının
cepkenlerinin ceplerinden


çizgili üniformalı bekçi zebralar
düdüklerini öttürüyormuş
bastırırcasına geceyi


baskınlar gazete baskılarında manşet
meskun mahalde sekiz kişi tutuklanmış
suç aleti baltaların arkasında boynu bükük duruyor
siyah beyaz fotoğraf üstüne sürmanşetteymiş
elleri kelepçeli meczup oduncular


duyduk ki
sincaplar cirit atıyormuş
ellerinde cop bellerinde tabanca



ve duyduk ki hükmediyormuş
gagalarında pimi çekilmiş
patlamaya hazır pıt pıt mısırlı
kanatları apoletli baykuşlar


sincaplar ve zebraları topla
şair tavşanları ve anarşist porsukları da ekle
sansarlar ve katil kertenkelelerle
kuşlarla azmettirici kargaları da dahil et hesaba
devşirilmiş derviş kaplumbağaları da unutma
ben diyeyim beş on
sen de yüz milyon
ölü kuşlar cabası


oysa ne çok severim
güneş etkisi yapar bende
kuş sesleri
iliklerime kadar işler
sırf bu yüzden beklerdim
baharın gelmesini


en sonra duyduk ki
teypten marşlar eşliğinde
hınca hınç bedava gidenler
kaçak yolcu olup dönmüşler
gittikleri gibi bedava


ben hala terminalde
kediler ve çelimsiz muavinlerleyim
adın ne bakayım senin diye sordum birine
miyavmış
öyle dedi
ne mübarek
ne beynelmilel kelimeymiş şu miyav
demek ki usul usul söyleyince isim
hırsla söylenince tamlama


dedim ki
Yeni dostum miyava
sonunda bunu da gördük bak
sonunda intikamını aldı kuşlar
sonunda insanlar ödedi doğaya ihanetin bedelini
umarım buralara sıçramaz isyan
gerçi sen seversin kuşları
aman ha sakın yanımdan ayrılma


aya baktım öylesine
ışıklarını yeni yakmış
bana bakıyor kocaman tek gözüyle
sırtımda ıslak kirli
üç günlük turunç rengi bir mintan
sakallarım ele avuca gelmiş
ellerim soğuk terli ve titrek
mintanımın cebinde patiskadan bir mendil
ayaklarım kıçına şaplak yemiş tay gibi
sürekli aşağı yukarı sallanıyor
sağ gözümde hafiften bir seğirme
isyan ha geldi ha gelecek bizim memlekete
aya baktım öylesine
hala duruyor bıraktığım yerde


madem ki buradayız bu gece
madem ki tarih yeni haberlere gebe
bize de şerh düşmek düşmüş geleceğe
belli ki hayat böyle gelmiş
böyle sürüp gidecek
ve bir yere de gitmeyecek hala yerinde ay
seyredip duruyor bizi kocaman tek gözüyle
iyisi mi
taze sıkılmış portakal suyu lütfen
bir de hallice
iki somun sıcak ekmek
ikiyüzlü elli gram beyaz peynir
yüz otuz gram siyah zeytin
kedilere süt
muavinlere çay


madem ki bu gece
ve bir süre buradayız
belli ki bir yere de gitmeyecek
yerinde duracak ay
benden olsun bu sefer
zeytin peynir
sütler ve çay


...

09 Eylül 2021 257 şiiri var.
Beğenenler (8)
Yorumlar (3)
  • 2 yıl önce

    korkulur senden ağabey:) kaç yıldan beri yazıyorsun ya hu... hiç mi üşenmiyor dedi dedim.. ki şiir daha devam bile edecekmiş sanırım... ne de olsa malzeme bol kılavye 10 parmak görmüşlük de var okumuşluk da... şiir sonuna kuşburnu kivi isteyen de var mı diye soraydın keşke... harika olmuş ne denir.