Ayrılık
biliyorum
kaybediyorum seni
bilmediğim ayrılık
dağın yamacından yuvarlanan çığ gibi
yıka yıka iniyor acısı yüreğime
böyle miymiş yarası sevdanın?
yeni tatlar tecrübe ediyorum sevgilim
senin özgürlük umutlarında
selamın bile eziyet geldiği yuvamızda
anlamaz halimden yaşamayan bilmez ayakta ölmek nedir?
kokusuz menekşede misk arar dururum
içimi diş ağrısı gibi sızlatan nedir?
nedir bu soğuk katil bakışlar?
beni bu delik deşik eden hançer nedir?
nedendir şartlanmış mutluluk ?
yüzüne sakladığın o kipriğinde ki mutsuzluk
işte benim cesedimi gömün o mezraya
sevdamın başkenti
o sakladığın gözler
o akan ayrılık
artık zemheriden soğuk!
şimdi varlığın yokluğunda
yavaş yavaş yuvarlanan ayrılık
huzur bulacak mı başka bakışlarda?
hadi desem çıkıp gidecek gibi hazır kıta
eğreti duruyor bunca yılın hatrına
sende git sevgili
ruhum kış altında
ölüm var gülüm
ölüm hiç uzakta
aşkın son üçyüzatmışbeş günü
hep karanlık
güneş tutuldu
gecemde yıldızlar kaydı
ay tutuldu
bi sıgara yaktım
gitme diyecektim
seviyorum ulan hala!
dilim tutuldu
var git sevgili
sende özgürlüğüne kavuş
beyaz güvercinler gibi
beş para etmez
evlilik denen bu kafesten...
cevabına yıkıldım ;artık sevsende bir sevmesende, huzur vermiyor bakışlar,tenin kokusu alabora ediyor artık sevsende bir sevmesende....