Biber Ağaçları

Günün dönüşüne rastlardı hep sana uğrayışım
İki düş , bir selâm , çokça sevgi paylaşır ...
Duraklara gelince de ayrılırdık ...
Sen kendi otobüsüne , ben benimkine
Her akşam iş çıkışı buluşmalarımız ...
On beş dakikalık laflamalarımız ...
Çocukluk günlerimize uzanmalarımız ...
Ah ... be Hale'cim .... o unutulmaz
O tadına doyamadığımız .... ah
Öyle çoktu ki yosun tutmuş anılarımız .

Hani , bir gün okulu kırmıştık
Değiş tokuş etmiştik elbiselerimizi ...
Sen Aksaray'da benim Baba'ma ...
Ben Bakırköy'de senin Baba'na yakalanmıştık da ...
O gece yatana dek ikisi de hani ...
Suskun ... durgun çık ... çık'lamış durmuşlardı
Ve sabah , ikimiz de uzun bir nutuk dinlemiş ...
Öyle çıkabilmiştik evlerimizden ... doğru okula ...tenbihleriyle
Oysa , ikisi de komşu kızına üzülmüştü bilmeden
Söyleseler bir türlü ... söylemeseler gam
Sadece elbise değiştirme yasağı ile kurtarmıştık paçayı
Sence , konuşmuşlar mıydı ... bize sezdirmeden
Kimbilir ?...

Hani , bahçedeki köhne biber ağacına
Kokulu zarflar asardı hayranlarımız ...
Maviler senin olurdu , sarılar benim
Sana yeşil elbisen çok yakışırdı , bana yavru ağzı
Sarı metal zincir kemerlerimiz bile aynıydı
Her sabah , balkondan sözleşir , aynı saatte çıkardık evden
Ama erkenden ...
Meyvasız , yapraksız o yaşlı ağaçtan ...
İçine şiirler yazılmış , kokulu renkli zarfları toplardık
Haşmet Efendinin bulması ihtimaline karşı ...
Beş dakika önce , koşarak inerdik merdivenlerden
Erken çıkmamızın nedeni ise hep ...
Ya dosya eksiğimiz olurdu ... ya graphon kâğıdı
Kalem de bitiyordu sıkça ... defter de
Tabii kopardığımız sayfalar yüzünden
Ah!... Diyordu Anne'm ... daha yeni almadın mıydı ?
O ingilizce defteriydi Anne'ciğim ...
Oysa , resim defterim ... şimdi biten ...

Zaman rüzgâr gibi geçerken ...
Hayranlarımız da savrulmuştu uzaklarda bir yerlere
Ve , hem sen ... hem de ben
Yeni sayfalara yazıyorduk hayatımızı artık bir bir
Kapımızı çalan Anne'liğimiz ... gençliğimiz uçuyor gibiydi
Ya sızıların ... ya da bulutların gölgesindeydik bazen
Sitemlerimiz gözlerimizden süzülürken
Bebeklerimiz de ... biz de büyüyorduk o telaşla
Her buluşmamızda bir kırışık yerleşmiş oluyordu yüzümüze
Ve , hep şikayetçiydik ya akların yavaşça düşüşünden
Nereye diyorduk bu uzun yolculuk ... neden ?...

Sonra , çocuklar evleniveriyordu sırayla
Bir sen aynıydın sanki ... bir de ben
Geri kalan her şey değişiyordu gizliden
Ve yeşil sana halâ çok yakışıyordu canım , bana yavru ağzı
Biber ağaçları getirip ekmiştik hani ta güneyden
Artık , kokulu zarflardan mahrum kalacak bu dallar diye de
Ölmüştük hani o gün gülmekten ...
Maziyi yad etmiştik ... içimizde acıları yaka yaka
O gün daha bir sıkı sarılmıştın bana ayrılırken ...
Ve bir damla görmüştüm yanağında sanki
Taksiye binerken ...

Acı haberdi o gece telefonuma düşen
Anılarını bırakmıştın bana yalnızca
Bir de biber ağacını ...
O hain kazayla .... çekip giderken

Sana yeşil , halâ çok yakışıyor canım ...
Ve ben sana , yine o çok sevdiğin şarkıyı söylüyorum ...
En yeşil çiçekleri dikerken başucundan ...

ARTIK DEMİR ALMAK GÜNÜ GELMİŞSE ZAMANDAN ,
MEÇHULE GİDEN BİR GEMİ KALKAR BU LİMANDAN .

01 Aralık 2008 198 şiiri var.
Yorumlar (15)
  • 15 yıl önce

    şiir okudum öykü öykü geçmiş aktı içinden ekledim sevdiklerime durup durup okuyacağım bu biberi çok sevdim durup durup yalayacağım

  • 15 yıl önce

    👍👍 Yüreğinize saglık anneler bizim canımız,herşeyimiz

  • 15 yıl önce

    Güzel bir paylaşım Nilgün hanım.Kutlarım. Kalemin daim olsun 👍👍👍

  • 15 yıl önce

    Sade bir dille anlatılmış akıp giden şiirinizi okurken Anneciğim, vay vay dedim ne güzel anılar yaşanmış..Şiirin sonu buruk olsada yüreğinize sağlık,mekanı cennet olsun..😙

  • 15 yıl önce

    "Acı haberdi o gece telefonuma düşen Anılarını bırakmıştın bana yalnızca Bir de biber ağacını ... O hain kazayla .... çekip giderken "

    Yaşamın acı yüzü düşmüş dizelerinize. İçten, duygulu ve estetik söz diziniyle. Sabırlar diliyorum unutmayan yüreğinize.