Bir İntihar Kadar Soğuk

Karanlık gölge gibi sürünürüm
Kollarım yara dolu
Boynum bükük
Korkuyorum, peşimde biri var gibi
Korkuyorum
Ben de yıldızlar kadar sahipsizim
Lambasız sokaklarda
Hey sen!
Yollarına düştüğüm inanç
Dalların uzamış ölümün yakın
Ve düşüyor sararmış yaprakların
Eşliğinde söylediğim yalanların
Ben kendi denizime atmışım demiri
Oysa batıyorum derinlere derinlere
Ve her met-cezirin ardından
Eziliyor donuk ruhum
Kum taneleri gibi
Ardından akıyorum kuru yanaklarda
Yanımda tozlanmış çiçekler
Her bir buseyi sile sile
Kavuşuyorum
O özgün kokulu mendile
Oysa ben kelepçe taktım düşlerime
Rüyalarım şimdi dipsiz boşluk
Ellerim pişman
Buğulu pencerelerden soğuk rüzgâr gibi
Ben esiyorum uzun uzun
Çığ gibi ezmişim sayfaları
Gözlerim kapalıyken
Islanıyor saçlarım beyazlıktan
Ve acı bir çığlığın ardından
Uçuşuyor tüm martılar kirpiklerime doğru
Ağaçlara gölge düştüğü zaman
Çalıyor mavi düdük acı acı
Yine bir kır çiçeğinden
Dinliyorum yanık türküleri
Omzumda taşırken dünyayı
Söyleniyor gözlerim
Bu kaçıncı sürgünüm?
Ağlamak
Kapı arkalarında
Yorgan altlarında
Hüngür
Hüngür
Ağlamak
İstiyorum
Yüreğim suskunken
Ruhum ölüyken
Anlatmak istiyorum gözyaşlarımla
Aynalara bütün sırlarımı
Ben şimdi karanlık sulara giriyorum
Kızıl bir akşam vakti
Ara beni kaldırımlarda
Üstüne bir de palto giy
Belki dost bildiğin güneş
Bir intihar kadar soğuk olur
Gölgemi
Aradığın
Vakit
"Yine bir kır çiçeğinden/ Dinliyorum yanık türküleri" Kaleminizin her geçen gün şiir adına ilerleyişi ne güzel. Kutlarım şiiri ve şairi, sevgiyle.