Bir Seyyah'ın Ellinci Yaş Destanı Lahika 2


Kendi masallarımda ben kendimi unuttum,

Sığındığım yaranın kabuğunda giz kaldı.

Bir serabın peşinde, göz yaşları kuruttum,

Yolların akşamında yorgun iki diz kaldı.

Geçmişin aynasında, yüzüm yabancı bir iz,

Şu koca kâinatta, artık her şey kimsesiz.


Tutarım yüreğimi günahıma banarım

Bir yonca yaprağında elbet hayat durulur.

Aşkın nârı düştükçe, içten içe yanarım

Sabahın gamzesinden göğe köprü kurulur.

Leter'in rüzgarında, küle savrulan ömrüm

Bir gurbet türküsünde yanıp kavrulan ömrüm


Ve ​gurbet müzmin gölge, önüm sıra yürüdü

Dinlerdi hikayemi kederlenen hancılar

Gençliğimin ufkunu, kara duman bürüdü ,

Kalbimde mühürlendi, o en soylu sancılar.

Sussam dilim yaralı, konuşsam dünya sağır

Elli yılın yüküyle, her adım daha ağır ...


​Eskidi asırların o paslı anahtarı,

Kilit vurdum kapıma eşiğinde toz kaldı.

Sağımda yalan dünya solumda mart rüzgârı,

Vardığım duraklarda bir kuru ayaz kaldı.

Alnımda biriken ter ekilirken toprağa,

Ruhumun rüzgarıyla öfkemi kustum çağa


​Sırr'ın pazarındayım yüküm sevda ve kahır,

Yeniledim kendimi bir derviş hırkasında.

Zamanın imbiğinden beynime sızan zehir,

Kayboldu yankılanıp bir ney'in halkasında.

Şems'in yandığı nârda ben külümü savurdum,

Dünya kaydı altımdan kahkülümü savurdum...


Hangi burcun dibinde, sükût eyler bu kervan,

Hangi nehir dindirir, bu amansız yangını ?

Feleğin çarkı bozuk, dönmüyor artık devran

Şiirle tamir ettim, bu dünyanın rengini.

Hira'nın yankısını doladım ayağıma,

Zemheri tırmanamaz benim gönül dağıma.




Emin çelikli

28 Aralık 2025 24 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar