Bir Yokluğun İçinden
Gecenin sesi yoktu,
ama içimde bir suskunluk büyüdü.
Rüzgâr,
adını unuttuğum bir hece gibi
kendine doğru düştü.
Sen
gözlerimin kıyısına ilişmiş
söylenmemiş bir sükûnettin
Zaman,
bir silinti gibi geçti üzerimden,
ve adımlarım,
başka bir bedende yankılandı.
Bir çığlık,
henüz unutmamış bir boşluğa dönüştü.
Parçalanan bir düş değildi,
her kıymığında başka bir ben taşıyan
bir gizli parçaydı.
Yalnızlık
dilimin unuttuğu,
bedenimin hatırladığı eski bir lehçeydi.
Sen ise,
bir türkünün içinden düşen
titrek bir yokluk
nerede dursam,
üstüme düşüyordun.
Zaman,
kendine bile salınmaktan korkan duraksayış.
Ben,
kendine küsmüş bir yüz arıyordum.
senin ya da sen olmayan her şeyin yüzü.
Ey notasız gecenin zamansız çatlağı
Anı izleriydi sesim,
her adımda içimde açılan deniz.
Ben
yarım bir yıldız,
kendi küllüğünden doğan sessiz güneş.
O an,
suskunluğun kalbinde yankılanan ilk sevda.
Nefes,
sessizlik sancısıydı yokuşun en dar yerinde.
Biz,
göğsümüzdeki boşlukta hem öldük, hem doğduk.
Aşk,
en derin sessizlik oldu.
"Bir gizli parçaydı Yalnızlık, dilimin unuttuğu" burası sıfır noktası... Tebriklerimle..