Çarhı Durmuş Yollar
Sessizce uyuyan rüyaların gemilerine dağıldık,
Az ışıklı odaların yüzünde mahrum bir parçam,
Kırık camlardan süzülen ay ışığı gibi,
kırılgan ve yaralı.
Uykusuz çocukluğumun mecrûh yarasında dünya acıtıyor kalbimi,
Münzevi ağaçlar gibi
Yol kenarlarında bekliyorum,
Soğuk nefesin sardığı, unutulmuş bir bekleyiş.
Yaz bahçelerine çiçekler devşirip,
Adını bilmediğim sokaklara hasretle bakıyorum.
Gece bir başka uzuyor,
Bir başka hazanı geride bırakırken,
Avuçlarımda terk edenlerin esintisi,
Donuk taşlara çizilmiş silik hatlar.
Ölüm adres değiştiriyor,
mahzun bağlardan.
Rüzgâr zamanı sallar,
Yağmur atları savurur,
Kırık dalların arasında gizlenmiş eski anılar,
Düşlerin üzerini örterken her şey unutulmuş rüyalarda kalır.
Bütün masalların kamçılı karanlığında ay vuruyor tenime,
Her durakta yokluğa çoğalan bir sonrayım,
Lal sokakların arkasında saklanan çağrılarla.
Gitsem burdan,
Yeni seferlere,
Kiminle karşılaşırım bilmem,
Tenhaya ulak alevli bir kıyamet yolumu keser,
Kara kuşların kanatlarında savrulan bir sesim.
Küskün omuzların beyaz suretinde libas,
Nabzıma ayak uydurur şiirlerin örtüsü,
Bizden çalınan günleri,
Görmedin mi?
Tut ağzındaki güvertenin şebnemini,
Zira birazdan ikinci bir saatle,
Trenlere kapılacağız.
Bereketli ormanlar geçecek gözlerimizden,
Ve
Güne sakal bırakan
Çarhı durmuş yollar.