Dem
O gün sana
Bir şey demedim
Hiçbir şey diyemezdim
Sadece bir gün, vaktin gelmesini
Bir şeye öfkelenmeni
Ağzınla, “git” demeni bekledim
...
- Şimdi diyorum ki
Keşke, ama keşke
Bir elinde pipo
Bir elinde kahve fincanı
Seyiren gözlerin kitapta
Terliksiz ayakların telaşta
Ve o konuşkan susuşunla
“Git” demeseydin bana -
O gün ben sana
Kılavuzluk yaparcasına
Gururun taslağını anlatırcasına
Boğazımdaki düğümü yutarcasına:
“Peki, gidiyorum!” dedim
“Aşk; okumaların bol olsun!”
Arkama dönüp bakmadan
Hızlı adımlarla ilerlerken ben
Kapının gıcırdayan sesine karışan
İniltili sesini duydum:
“Ya dur...!
Nereye hemen?
Sen... ciddi misin?
Bi saniye dur, lütfen!
Konuşalım önce...
Ya ben... anlamıyorum gerçekten!” diyordun.
Ayaklarım çoktan hızlanmıştı:
Tükürdüğümü nasıl yalardım
Nasıl...?
Oysa
Kalbim durmadan
“Gitme, dur!” diyordu bana
"Dur dur..."
Durmadım durmadım
Son sınava yetişmek istercesine
G/ittim gittim gittim
İşte,
Gidiş o gidiş...
Bu çelişkili bekleyiş
Bu onarılmaz çöküş
Bu kül gibi savruluş
O z/amanın dayanılmaz hafifliğinden
Demdir bana yadigar.
H. Korkmaz
2018 Sthlm