Dünleri Özlem Olan Vatanıma

Ne çok özlüyorum sularının yaban otlarına çarptığı boğazı,
Yaban otları artık yedi tepesinde bile kalmamış,
Üzülüyorum.
Bir ucundan bir ucuna yürürken,
Ekili tarlalardan gelen mis gibi kokular,
Kazıklar üzerinde çömelmiş balıkçılar,
Dutluklar,
Hurmalıklar,
Çilek tarlaları,
Salatalıklar,
Ayşekadın, domates,
Bamya tarlaları,
Mısır kokulu dere kenarları, ceviz ağaçları,
Ne çok özlüyorum.

Kışları kıştı, kar kaplardı aylarca ortalığı,
Mayıs ayında şırıl şırıl yağardı, günlerce,
Sel götürmezdi dört yanı,
Nem olmazdı yazları,
Öyle nefis bir rüzgar eserdi ki,
Sabahları başka, akşamları bambaşka,
Hele de akşam üzerleri.

Telinden çıkan troleybüsü itmek de güzeldi bayır yukarı,
Terletse de kimse ahlanmaz dı, vazifemiz di sanki,
Hatta mutlu bile olurduk bazıları.
Sabah vapurunun düdüğü tüm boğazı, trenlerin düdüğüyse tüm marmarayı kaplardı,
Örterdi sanki, bir kadının bol entarisi gibi aşağıdan yukarı azalarak ince belini.
Sünnetçi bile koşardı mısır tarlalarında saklanan çocukların peşinden,
Omuz askılarında yoğurtlar,
Akşam olunca sokaklar bomboş olduğunda anlardık,
'Kaçak' dizisi başlamış gene,
Salepçinin sesi ısıtırdı ortalığı gecenin bir saatinde.

Sapsarı ayvalardan yansıyan sabahın o güneşi parlardı yanaklarımızda,
Esnaf lokantasında pilav üstü kuru yemek vardı ya en büyük hayali çocukluğumun,
Of, of, ne çok özlüyorum,
Ne çok özlüyorum Abrahampaşa korusundan çanta üzerinde kaymayı.

Şahinkaya'dan bakınca Yeniköy'e,
Zenginliğini kıskandığımız yalılar bile heybetli dururdu boğaza karşı,
Şimdilerde tepelerde gizli saklı villalar gibi değildi hiç biri,
Yolları mazot, benzin kokmazdı,
Ya akasya, ya ıhlamur ya da yosun kokardı boğaz,
Tepeleri katır tırnağı ya da dağ çiçekleri kokardı,
Misti mis her yan.
Kağnılar geçer giderdi köy yollarından gacır gucur,
Arkalarında asılı duran gres yağlarını çalardık, odun tekerlekli arabalarımızı yağlamaya,
Daha hızlı kayalım ayıderesi yolundan diye.

Bir günlük bir serüvendi uçağa yolcu getirmek Elmalı köyünden,
Önce şehre ineceksin, sonra arabalıyla karşıya, sonra taksi tutup alana,
Ya da Şişhane'ye gelip servisle gideceksin,
Uğurlama bitecek, tekrar gerisin geriye,
Evet bir serüvendi, tam tamına bir gün sürerdi.

Galata köprüsünde balıkçılar, bağlı duran vapurlar,
Çağaloğlu denince kitapçılar, Sultanahmet, Topkapı Sarayı hele de Gülhane de hayvanlar,
Anadolumun sıcaklığına akardı Haydarpaşa Garı,
Alamanya yolculuğuna, lanet olası medeniyete deSirkeci Garı.

Topkapı ya da Harem, demir korkuluklu koltuklu, sigara dumanlarını emen delikli otobüsleri,
Kabüs gibi kalabalık olsa da kavuşturandı özlemleri,
Ne çok yolcu karşılardık, ne de çok uğrurladık.

Rumeli Kavağı bir günlük yoldu, Beykoz'da öyle,
Balık, midye, yosun, birde incir kokardı,
Karadeniz de kokardı ortalık, mısır ekmeği, hamsi tava, turşu kavurma, kara lahana.

İskeleden yola dökülen palamutlar sudan ucuzdu iftar saatlerin de,
O gece her yer kızarmış palamut koksa da, tok yatardık,
Aç yoktu desem yalan olmazdı hani, herkesin işi de aşı da vardı, olmayanla da paylaşılır dı,
Medenileştik sanırken kaybettiklerimizi, selamlaşmalarımızı, troleybüs itmelerimizi,
AVM ler yerine,rüzgarın patır kütür dövdüğü pazar tentelerinin altında pazara gitmeyi,
Ne çok özlemişim, hem de ne çok.

Dut ağaçları yok, Trump Towers var yerinde, Bauhaus, Carfursa Ferhatpaşa Çiftiliğinde,
Ne kadar bol beton yığını bırakıyoruz geleceğimize,
Geleceğimiz dediğimiz gençliğimize.

07 Haziran 2014 İstanbul

07 Haziran 2014 419 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (2)
  • 10 yıl önce

    Ne yazık ki küreselliğe tam gaz ayak uyduran yönetimler tarafından yönetilen koca İstanbul / bu günkü betonlaşmayla sonsuz saadetini kaybetti.Şiir ötesiydi/ Mükemmel bir Marmara ve İstanbul ahhh o eski çocukluğumuzun İstanbul'u çok yakışmış sayfaya.Bütün kalbimle kutluyorum değerli dostum saygılarımla.

  • 10 yıl önce

    Ne kadar güzel yaşadığın toprakların o eski bakir yerlerin özlemlerini duymak. Şimdilerde bütün şehirler beton yığını oldu ve daha da olma yolunda ileriliyor yazık ediyoruz o doğduğumuz yerlere. Kutlarım yürekten Yaşar bey...👍😅👍