Dünyamın Tavanındaki Ufacık Çatlak
Uzak diyarlar düşledim acından arınmış
Bir güneş düşledim sabahlarıma doğan senin suretine boyanmamış
Denemelerim yenilgilere
Yenilgilerim sapkın bir tutkuya dönüşünce
Anladım
Daha var olmamış ki senin varlığını silebilecek bir yok oluş
Ah ki ah
Her çabam nasıl da boşunaymış
Dünyanın çatısındaki
Ufacık bir çatlak sanmıştım ben seni
Olmaması gereken ama büyütmeye de gerek olmayan ufacık bir çatlak
Birkaç fırça darbesiyle gereksiz tüm izlerini kapatıp
Atabilirim sandım seni hayatımdan
Ama
Gözlerimi esir edip tavandaki o ufacık çatlağa
Unuttum gerçekliği
Unuttum
Artık yeni gerçeğimin ufacık sandığım o sızıntının şekillendirdiğini
Sonunda
Bırak tavandaki o ufacık çatlağı kapatmayı
Tırnaklarım parçalanana kadar tırmalayıp iyice belirginleştirdim teslimiyetimin resmini
Yıkıntılara özenmiş bir evsiz gibiyim şimdi
Kafamın üzerinde zorlukla ayakta duran parçalanmış o çatıya evim derim ben
Dayanamayıp hasretine ölüm dilerken dilim
Dilime inat
Yine de yaşama tutunurum
Anlayacağın
Böyle acınası bir hayata tutunmaya çalışmak sanma ki cesurluktan
Cesurluğum bile aslında korkaklıktan
Ölümle acım diner diye her türlü intihar atılımından kaçınmam
Halen yaşıyorum ama
Yaşamamın tek sebebi sensiz kalırım diye korkmaktan
İnsan ruhu üşüyence şiiri bir hikâye içine saklıyor sanırım.. Şiirden hikâye olur mu diyorum, okudum oluyormuş ve her şiir bir anın yahut anının hikâyesiyle karşımızda duruyormuş.. Tebrik ederim değerli şairem.. biraz dertleşmek gibi olan şiir için de ayrıca teşekkür ederim🍀..