Düş Tekerleri
Sessizliğin kınında kılıç
Demden çöken tortuda...
Birbirine kenetlenmiş hisler, dilden dudağa dökülen
Rampalara neş’eli salıncaklar örerken
Baş etmek isterken çıban gibi sızlayan sancılar
O da akan bir ırmak yüz çizgisinde
Lâkin sendeleyerek
Lâkin kalabalık
Güvercin kanatlarında düş çarkları
Toprağı sık dokurken
Buyruğun tohumlarını nazik nabızla işitir
Sözümün üstünde ruh pınarı
O da akan bir nehir gibi
Dergâhların fısıltısı gibi
Lâkin tırmanan
Lâkin kavurucu
Hürriyetin ruhuma biçtiği kıyafet
Aşkın zarif bedeni
Maya tuttukça gölgesi
Gözlerinde fırtına misali kabaran deniz
Aynaya gerilen yay
Ok’unu sal
Derinliğin kokusu nefes alsın özlemde
Her düğüm bir uyanış
Aklın koynunda
Can bulan kelimelere kalbim açılır
Yüzüm dönük sana
Öyle bir şehir ki ense kökümde
Gemiler liman arar yollarında
Baştan ayağa donanmış ağaçlar
Ve suskun bir bebek
Mor dudaklarda
Basamak basamak
Yüreğime sinen şiirlerin olgunluğuna erdim
Göğe uzanan ozanları gerip İstanbul’u dinledim
Kıt zamana akıl almaz süratle doğdular balıklar
Düzgün, uslu
Dilinin altında
Bir tanem
Gemiler limanı bulunca da dalgaları özleyecek belki. Denizde dalgaların sürekliliği bıkkınlık verse de tadını çıkarmak gerek her anın. Hele de fırtınalara alışmışsa yürekler. Kendi yolculuğunu özümsemiş mısralarında nerede ve ne durumda olduğunun farkında bir şair buldum. Güzel yolculuklar sevgili Tülay. Hem yüreğine hem şiirine sonsuz selamlar. Tebrik ediyorum.🌾🌺