Ece En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu -II
Dağlardan gelip de duvar dibinde ölü bulunan
Çamurdan yapılmış bir sözcük doğurdu beni
Çocukluğumu otların arasında ateş böceği toplarken
Yanlışlıkla kaybettim, babamın haberi yoktu
Kaybetmeyi kasten getirmişlerdi buraya
İpler imparatorluğunda
Durmadan boynu kanayan adamların yanında büyüdüm
Barbarlık yarışına savaş açıp onuncu kattan düşme hissini
Uyumsuz ruhlara nasıl yapıştırdıklarını gördüm
Ece'yle henüz tanışmamıştık
Babam tarihin yarısından geri dönüp
Geçen yüzyılda bıraktığı yaşlı bir kadının ağzına
Yasemin dolduruyordu
Hatırlıyorum ona 'geldiğin bulutlarla geri git'
diye bağırırken hastalık kapıp kendinden oldu
Anılarını çantasında saklayan platonik bir harf
Orta çağdan kostüm taşırken kendini kanıtlıyordu
Anlamın tatile çıktığı zamanlarda başlamıştı
Obsesif kompulsif kırılmalarım
Öğrenmenin canımı acıttığı dilimdeki kediler ormanı, ah!
Ah! İçi kağıt kuşlarla dolu gökyüzüne nasıl inandım
Olasılığın cömert topraklarında
Ekmeği cehenneme bandırıp yiyen kullanılmış bir dünyalı
Gelecek vadeden tebessümüyle
Beni sofrasına davet ediyor
Sofraya giden yolda sarışın çukurlar
Çukurların üstü sevimli yapraklarla örtülüydü
Çağın çiçekleriydi sempatik tuzaklar
Medeniyetin itaatkar alnına kurulmuş
Yalan pazarında
Söz ustası kelebeklerin ateşe verildiğini gördüm
Ece de gördü
Ece benimleyken sürekli not tutuyordu
Ece benim yenilgilerimden utanç duyuyordu
Ağaçların dallarına eşit davranmadığı ormanlar
Geçiyordu bacaklarımın arasından
Ben baltasıyla sözleşme imzalamış mutsuz ağaçların
Nabzını tutuyordum
Ece not tutuyordu
Ben nabzını tutuveriyordum
ve katliamlar sezonunun açılış töreninde
Şairlerin pikniğe çıktığını gördüm
Utanmak cama başını dayamış dinliyordu
Ece devletten izin almadan
Önce ben'i sonra beni zihninde vurdu
Bunu neden yaptığını hiç anlamadım
Kuklaların çello çaldığı kentlerde
Sayısız se vinçler beklerken
Saygısız boşluklar yolumu kesti
Sayısız düş
Man ve sayısız dalgınlık sonucu
Ümit milli takıma kadar yükselen hüznüm
Ah, ülke kurtaran hüznüm
Bir çok üst düzey şiirden transfer teklifi almasına rağmen
Yaşamını amatör olarak süründürmeyi tercih etti
Sonra Aşeke'yle tanıştım
Gökyüzünden kovulmuş
Güvercinden hafif kalbimle
İlk defa yağmurla alay eden bir şemsiye olarak
Hissediyordum kendimi
Renk yorgunluğundan
Alnı hep öne eğik masa lambası gibi
Yerdeki yaralarımı aydınlatıyordu dişleriyle
O'nu ilk gördüğümde
Sarmaşıklara karnını açmış bir duvardı
Boynundan kesik yüzlü adamlar dökülüyordu
'Ey aklım, üzerime gelme' diye bağırdım
Bu gece akıl dışına çıkacağım, beni bekleme dedim Ece'ye
Bağırmayı babamın cebinden çalmıştım
ve bir gün altını çift çizgiyle çizdiğim
Hiç bir suça bulaşmamış kelimeler bıraktım
O muhterem sevgilinin kapısına
Onları öyle güzel raylara dönüştürdü ki
Bütün trenler onu alıp götürmek için sıraya girdi
Eli sözcük tutan bütün hayaller
Arkasından konuşup emekli oldu
Hafta sonları ilgilenilmemiş dağlar bulup
Yasemin toplamaya gidiyoruz Ece'yle
Yasemin toplamıyoruz aslında
Yasemin babamın mezarlarından birinin adıydı
Dünyanın alnına dipçik dayayan
Tiranlar ve krallar için suikast planları tasarlıyoruz
Ece devrimi saçlarıyla yönetiyor
Devrim, Ece'nin saçlarına iyi geliyor
Ece haftada en az üç gün
Kendini yanından hiç ayırmadı
ve her akşamüstü tahribat alanımdaki
Jan kırıklarını temizleyip
Yüzümdeki gülümsemeyi tamir ediyor
27 Mayıs 2013




Hayranlıkla okudum narin kaleminin meşkini,kutların nadide yüreğini dost şair..👍
_ İmgelem dünyasında sanaldan gerçeğe harika bir yolculuk, su gibi akan "mungan" tadında lezzetli dizeleri kolayca ezberime alıyorum ve kutluyorum...
inanılmaz...tebriklerimle...
Ece İle söyleşiler ki;
sırtın dayandığı dost sırdaş gökyüzünde ki umutların paylaşıldığı ve anlaşılır olmanın verdiği haz hüzünle karışık ' zamanımıza ' atılan çığlıklar duyarlı yürekten
tebrik ve teşekkürlerimle şair