Elli Keder Kuşluğu
oyulmuş iniltilerden düşüyorum
ellerimle kedi merdivenlerinden
uslu gemiler taşıyor yükümüzü
uzak kıyılar evim dediğinden beri
evdeşiz saçaklı geceyle
ağlaşan dilsiz sırım göğümüzü tutan
kadırgadan incinen ezgiler dökülüyor
kaygısız bir acıya yakılan
dün değilse yarın, olmasa da bir ömür
sormadı sabah,
kavuşunca nedir beklediğin
kör küheylanın rahvan koşusuna yetişemedim
arınıp durulup harflerin hengamesinden üç harfe sığındığımı
hiç!
diyemedim
en çok denize verdiğim kendiliğimi
saçlarımın dalgasını
ellerimi kumların ayasına
göğerir baksan yüzüme çivitane
sabrıma özenip taşerir
içime esneyen günler doğardı
diyemedim
düşüyorum
tenha piroz kayalardan
adadın mı ki tutmuyorsun ellerimden