Esmer
öyle deli dolu değildi çocukluğum
küçükken büyüyen
yaşlanan hayaller vardı gece feneri misali gözlerime fer edinen
neyin nöbetiydi bilmem
suskunluğum
çok sokakta kalmadım
dizlerim yaralanmadı hiç
yüreğimi devşiren kör ebeydi belki
neyi beklediğimi bilmeden daldığım o iskele babasında
kalemsiz şiirler yazıyordum belki, mavinin rengine aşk, yakamoza tutku
ve ferhat misali
küçüktüm
kahveci askısına asılırken çocukluğum
bol köpüklü sade kahve kıvamında,
dökerim diye falları
sekerek yürüdüm labirent gibi masalarda
ihtiyar hikayelerle büyüdüm hep
civarımda müptezel söylentiler, kulak kabarttığım içime gömdüğüm
sır diye ördüğüm duvarların içinde sıkışıp kaldım
anlatmadım, mahşere sakladım
aşklarım oldu
uzaktan imrenilen, ellerini hiç tutmadım
ya da ürktüler gözleri sürmeliler gözlerimden kaçıştılar
kaçtı umut diye pervazlarına sığındığım tüm hayaller
prangaları vardı yüreğimin kırmadım
bıraktım kilitli kalsın
kalsındı ne olacak ki
her kavuşma tanrısal
her tek ediş beterleştirmek değil miydi
gidenin eşkali şeytanlaşıyorsa eğer
o günah denen çukurda
şeytan taşlar gibi taşlamak sevdanın -miş'li geçmiş halini
giden kara
gelenin avuçları ak ise eğer
gidene kadar dilimlenen kimliğin erozyonuna kapılıp
kayar gidersen sabah yıldızı gibi
puşt sıfatlar yüklenince bir de
neslinin tükendiği kasabada
yüze bakacak yüz kalmayınca
kovulursun meskun mekanlardan
susmak
erdem midir
yoksa acizliğin yüz ölçümü mü
küçük değildim oysa
aşk boyumdan büyüktü susakaldım
korktum sandın
oysa bilirdin ki
karanlık yolların müdavimiydim
aydınlık köşelere rağmen
gölgemden korkardım en çok
ezip geçer diye
ezip geçen karanlık olsun gülüm
yüreğin esmerliğine inat...
incili ve pek de güzel şiirini kutlarım abicim..yüreğine sağlık 👍