Gemi
bilinmedik bir ülkeye  çıkıyorum sefere 
  aklım bir  gemi 
  umutların sislendiği yerde 
  bekleyin beni
       
yeter
dünyanın ucunda  bir feneri  bunca  beklettiğim
 kalbi  buzulda budanan bu adama  
bu  züldür 
haydi gidelim  gemim  
 semazen dönerken  esrikliğinde
eteklerinde pupa yelken
 sepil   sepil  düşerken  saf aklıma   
 durma !
 
en çok bilgi koydum sefer tasına
aklımın açlığı 
nehrin denize açlığı kadar    
 rüzgarı aldı bu kez gemim;
gitmeliyim
yürek,
 korkusuyla hesaplaşır:          
 akıl", "irade", "bilinç",
 "inanç", "vicdan'... 
bomboş kalmışken insanın yüzü
 yüküm nasıl da  ağır     
dünyanın ucunda bir fener
 süzülür
gözlerime vurur  aynası   denizin 
ellerime   ağzıma doluyor  su
sudan bir bahane 
sudan bir halk 
sudan aşk 
sudan  ölüyor  gün ve gece
nasıl bir  su çürümesidir bu ?
sloganı tükenen
 kan  kuşatılmış
 militanken
 düşerim, kalkarım 
felç  sağ yumruğumla elimde tuğla  
 aklımda çığlık çığlığa  
bir özgürlük ;  
 yatakta ölemem   ben
 ufku zorladıkça daralıyor aklın uçlara seferi
 tembel, yeteneksiz, beceriksiz  aklın
 yoktur gidecek yeri;  
 gidelim
yeter !
 yeterli aklım,
 yetersizliği   kabullenmeyen aklım,
 yeterli ve gerekli olduğunu yeten aklım 
 yenik düşme ne olur!  
  
olabilecekleri göstermeyen bu şaşkın pusula
 ödünsüz    çalışan  tavizler silsilesi bu yaşam 
  kucaklarını açan   safsata  bu   girdap
kanıtladığını iddia eden iddia
 bir  tansıktır denizde   
gözlerimizi kapatıp gidelim gemim
 
denizde metafor var
esans kokulu  kadınları  
 işçileri ve   esir köylüleri
 elini yukarı açıp dua ederek  Tanrı'ya   
kurban sunacak semazen
dilinde cehennem dualar
  
   
 uçmasını bilmeyen o  Mevlevi  mistik refah   
 farklı ve üstünlük  derdine gömülü  
 renkli tavus kuşu neyzenin üflediği  şiirler   
 uzun bir  külah 
 
kendimizi anlatan 
en kolay olandı dize
bir üst düzey semazen entel dönüyor  esriklik içinde 
sapına eğilemeyen boş başak gibi  
hoşlanmıyorken  ortalama şiirden   
sığmıyor sözü  saf akıl gemime  
 karşımda çığlığını haykıran 
 aklım,      
geçitsiz kayalar yükseliyor,  bıçakta    kuğu  sesi  ölüyor
başı  komprime hap yutturulmuşların   
 tam göbeğinde bağdaş kurmuş  yüreklerine  semazen; 
 bu yüzden 
 hoşça kal demeliyim
içim 
bir hain ihaneti yalnız  kendine   
okyanusta giden yelken,
 büyük balığa
 balıktan kalabalığın kurban aklım; 
 bir güneş, 
 bir  ip, 
 bir sandalye yeter; 
 bilinmedik bir ülkeye sefere 
 gidelim gemim









Hayalleriyle konuşan Adam, bu şiiri kaçırmışım, ama mazeretimi bilirsin; bıçakaltı durumları işte : ))
Sen ne güzel bir insansın ağabey, ne güzel bir edip; ne güzel şair!
SaygımKalsın..
"bilinmedik bir ülkeye çıkıyorum sefere aklım bir gemi umutların sislendiği yerde bekleyin beni
...
dünyanın ucunda bir fener süzülür gözlerime vurur aynası denizin ellerime ağzıma doluyor su sudan bir bahane sudan bir halk sudan aşk sudan ölüyor gün ve gece nasıl bir su çürümesidir bu ?"
şiirin, sudan bir sebeple yazılmadığı her halinden belli... Tebrikler
inatla mavilikleri yarmali insan anaforlarin kalbini delik desik ederek ulasilacaktir sakin bir koya... yasamak yazmak okumak ne güzel...
ben gibi toy birinin zat-ı alinizden çoook şey öğreneceği varmış... üstad bir tutam tebrik serpiştirdim şiirinize kafi görün; elimden bu geldi...
saygılar..
bilinmedik bir ülkeye sefere gidelim gemim.......son mısralar gibi tüm şiiriniz akıl almaz güzellikte Sait bey,öğrenecek çok şey var sizden..kutluyorum muhteşem Şiirinizi, gözümden kaçırmışım.