Gidersem

gidersem öyküsü bilinmez topraklara
peşimde bir sürü mezbele
hani gelincik misali kızıl iken gece
ben yarı sarhoş
sen kayıp



aya sığınıp
saklanırken mahzenlere
şakağımda kan
avuçlarımda yokluğun
çiçek tozlarını sayarken düşlerim





gidersem
ele avuca sığmaz şehrin aralıklarına
elalem voltalarındayken taş kaldırımların
ağlamaklı iken eşikler



ıslak perdenin ardına saklayıp çocukluğumu
aylardan Ekim
alın çatım gizli özne
yüklemiysem acının



tünersem kuş heybesinde
pabuçlarımı bırakıp o malum dama
kiremitlerinde kış sarkıtları


peşimde bir sürü mezbele
hani gelincik misali kızıl iken gece
ben yarı sarhoş
sen kayıp



ayak izlerini öpüp
koparsam bu şehirden
yılışıp nihavent bir zamana...