Grinin Bilmem Kaçıncı Tonuydu
Bağlı kollarım acıyor dünden beri
Kimler bu gece bekledi karanlığı
Kimler sayıkladı rüyasında birkaç mısrayı
Kapama gözlerini bekle dur
Bana bırakılmış beyaz bir sayfa var
Gel dokun kirlet baştan sona
Ne de olsa kaderi bu...
Şimşekleri unutma
Bilirsin...
Yapraklar ıslanmadan yaşanmıyor aşk
Özlenmiyor geceler, lambalar sönükken
Kollarıma bir bez parçası bağlı
Mektuplarım dökülmüş kapının önüne
Kalkasım yok... Bulutlar kirli...
Grinin bilmem kaçıncı tonuydu sana aşık olmak
Bilmem kaçıncı sarsıntısıydı yüreğimin
Dudaklarım yine kurumuş...
Sahiller yine aynı soğukluk...
Aynaya bakınca bir tek ben mi yadırgıyorum beyazları
Bir tek ben mi dinliyorum şu unutulmuş
Sözleri griye çalmış şarkıları...
Bak deniz ne kadar sakin bugün
Ne kadar sessiz bugün yollar
Bir ben varım sokakta
Bir tek ben haykırıyorum...
Dönüp duruyor etrafımda şehir
Dur kapama gözlerini
Düşün ki...
Düşün ki ben varım yanında
Grinin bilmem kaçıncı tonunda bulmuşum seni
Oturmuş bekliyoruz zamanın geçmesini
Bilmem zaman niye bu kadar hızlı
Niye bu kadar üşengeç sözlerim
Cevabını bulamıyorum...
Saati sorma söyleyemem
Farz et ki yıldızlar uyanık...
Masanın üzerinde bekliyor seni kalem
Otur kirlet beyazı... Baştan sona
Yanakların ıslanmasın...
Boş ver dedikerimi...
Ne de olsa ikimizde kaybolmuşuz
Grinin bilmem kaçıncı tonunda...
Kaç tonda severdik renkleri, kaç tonda ezilirdik yükümüzün altında. Bilmeceydik bekli belki de bilmemecesine unutuyorduk her şeyi Tebrikler şair