Guguk Kuşu

Alışılmadık duyguların gergefinde, 

Polis evine doğru yürüyorum Kozlu sahilinde bu gece... 

Dalgalaşıyor anılar, dalgalar hırçınlaşıyor,

Tuz kokusu burnumda... 

Bugün hiç telefonum çalmadı, 

Göğercinimin kanadını kırmış felek, 

Uyku zehirlerken geceyi, 

Aklımda firar düşünceleri, 

Dünya denen cezaevinden... 

Son sayfaları yazılırken kitabın, 

Şarabım 1978 Montrachet! 

Bu ne acıymış  ne biçim bir yorgunluk! 

Avazım çıktığınca bağırmak istiyorum... 

Ciğerlerimdeki pas yoksa beni öldürecek! 

Gafil bedenim hantallaştı artık, 

Duvarda saat bile yakalayamıyorken zamanı

Ben hep geriden takip ediyorum takvimi,. 

Günlerim karıştı birbirine

Arapsaçına döndü umutlarım, 

Yaşamak mı? ölmek mi? 

Sahi ben yaşıyor muyum? 

Beynimi çürütüyor bu depresanlar... 

 Anlaşılmaz oldu sanrılar... 

Önce ki gibi seçemiyorum... 

Hayal mi gerçek misin!? Baba! 

Diye seslensem geri yüzüme gülümser misin? 

Guguk!

Guguk diyorum yüzüme bak! 

(Babamız 48 yaşında baba olmuş ve bizleri sevgiyle büyümüştür. Çocukluğumuzda guguk bizim oyunumuzu. Guguk diye sesleğimizde sesin geldiği yöne dönerek, uzattığımız işaret parmağına burnunun gelmesini sağlamaktı oyunun amacı.)

17 Kasım 2020 300 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar