Heyelan
dağlarından geçerken unutulmuş bir kasabanın
penceredeki bulut örtüsü 
kartalların kanatları altından
kırık bir çiğ tanesi gibi sızıyordu içeri
saate baktım, 'alkolün acıdan sızdığı vakitler...' 
dedim
... uyandığımda bulut örtüsü dağılmıştı
yağmurun getirdiği gürültü ile birlikte 
battaniyenin sıcaklığı arasında kalan 
terk edilmiş bir adamdım artık
ne beklediğim bir telefon sesi 
ne de içimdeki o heyecan
yağmurdan sonra her şeyi katıp gitti 
yokluğundaki heyelan



tanıdık/bildik kalem kutlarım yine...