İmmortella / Ölümsüz


Ben

hiçliğin omzuna sürülmüş tuz,

çürüyen bir sessizliğin çıplak örsüyüm.

Yağmur ipliklerinden dikilmiş ilk kefen

ve sustuğumda

dilime kanla yazılmış bir terk mırıldanır.

Uçurumum,

duvarları kendi içine çöken

yamacımda, gökyüzünden sarkan

görülmeyen çocuk salıncakları

bir yoksunluğun izi gibi sallanır.

Baktım sana.

Dilimdeki tüm kelimeler,

bir zehir gibi boğazımda kehribarlaşırken

adını anadım

turnalar küle kesti,

Sustum,

her sözcük

bir kıyametin habercisiydi.



İçimde hâlâ donmamış bir kış meyvesi,

ceplerimde buruşmuş mısraların

vefasız uğultusu var.

Ben, İmmortella, “kaçabilsem”in kenarına not düşen

eksik cümleli bir sürgün.

Güneş,

çoktan unuttu o dağlardaki üzümleri,

ben senden önce sarardım,

sen benden önce düştün.



Hiç dinlenmemiş bir şarkının esriğinde, yakılmış sesim.

Topuklanan her akşam,

saçlarımı savurur bir harf yangınına.

Sondan oku beni:

Derin dizede gömülü bir infaz,

solgun çiçekte saklı bir af dileyişi.



Geceyse eğer,

ve sen başını yastığa gömdüysen,

ben yıldız toplarım

kırılmış avazımla.

Ey her tufandan geriye kalan

tek barınak!

Ey kökleri kanla sökülmüş

göçmen çiçek:

seninle uyandı

içimde mühürlenmiş bir dua.

Mutluluk

yalınayak geçiyor şimdi içimden 

adı bile anılmadan.



Yağıyor.

Göğe yükselen bir ahdın karası.

Toprak, suskunluğun altında

mezar gibi çoğalıyor.

Sana benzeyen hatıralar

kitaplar gibi üstüme devrilirken,

bir ses,

eski bir nüshayı yırtıp

yüzüne benim yalnızlığımı asıyor.



İşte,

o ana vardığımda 

içimdeki şehir yırtılıyor.

Gözlerimde tutuşturuyorum tüm ışıkları,

gölgelerden sana

bir yemin sarkıtıyorum

Alnına dokunuyorum 

ateşle kazınmış bir yazgı gibi.

Ve içimdeki tufan,

ölümle sulanmış bir lalenin

tek hecelik çığlığına dönüşüyor.


04 Temmuz 2025 402 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar