Kırık Saatler Manifestosu
zaman
yorgun bir yolcu gibi
bileklerime dolanıyor
her tik-tak
sanki eski bir mahkûmun
son nefesi
duvarlardaki bozuk saatler
sonbahar yaprakları gibi
dökülüyor
ve ben
varoluşun dikenli yolunda
rüzgârın yönünü değiştiren
bir fırtına gibi
çeviriyorum tersine
durağanlığın çürük zeminini
düşüncelerim
sisle kaplı bir vadi
sessizlikle mühürlenmiş bir çığlık
saatin kanayan nabzı
kendi izini takip eden kurtlar gibi
hem av
hem avcı
sanki sürü bilincinin yankısı
tanrı
bir boş çerçevede unutulmuş
fırça darbesi
inancın bireysel monoloğu
renklerin suskunluğunda kaybolmuş
itaatin steril kokusu
toplum
düzenin plastik yüzlü
çoğul kukla tiyatrosu
ipler görünmez
ama gergin
her hareket
bir başka elin yankısı
sorgu
sistemin arka bahçesinde gömülü bir ceset
a/normalliğin dikenli tacı
ben ise
bir yıldızın ölümüyle doğmuş kara delik
ışığı değil
sindire sindire
sessizliği yutuyorum
dilime zincir vurulmuş
kelimeler artık sadece dekor
ve içimde yankılanan tek şey
dikte edilen düzenin kaotik çığlığı
görünmeyen zincirlerimi kırarken
bileklerimdeki izleri kutsuyorum
Utku Aksu 02.09.2025 Detmold 00:15
Güne damga vuran bir şiir, buram buram isyan, kelimelerden yüreklere haykırış. Yürek dolusu tebrikler