Küllerin Dansı
Gökyüzü ağlar, gözyaşı demirden,
Toprak uyanır, bir çığlık hecesinden.
Kargalar toplandı, bayram eder gibi,
Kemikler üzerinde yükselir gölgeler sessizce.
Altın bir elmas, sahte bir taç,
İnsan, gölgesini satar bir kaşık için boş.
Kör bıçaklar keser, ekmek değil umudu,
Zincirler örülür, adı “özgürlük” konudu.
Kuyu derin, su yerine alev,
Diller susar, hakikat olur esaret.
Bir ağaç ki dalında meyve değil yalan,
Kökleri zehir, çiçeği talan.
İyi, kötünün aynasında kırık,
Kötü, iyinin göğsünde sülük.
Çark döner, paslı bir şarkıyla,
Her dişli yutar, bir canla, bir aşkla.
Sonsuzluk vaadi, bir avuç toz,
Kupa dolu, ama içindeki boş.
Martılar uçmaz, deniz kan kokar,
Rüzgâr fısıldar: “Kimse sormaz, kim bakar?”
Ey yolcu, dur ve dinle çanı,
Saatler saymaz, ne geceyi ne ânı.
Taht kuranlar, bir gölgeye tapar,
Ve gölge, kendi efendisini yutar.
Bugünün küllerinde gizlenen yarın,bir yalandır.Güzel şiire tebriklerimle.
Çok güzeldi. Tebrik ediyorum Serdar bey.