Küllerin Sessizliğinden
*
Uçuşan küllerinden
Tutabildiklerin midir senden kayıp gidenler?
Yoksa kendilerine varamayanlar mı onlar
Yarım kalmış dualar gibi
Boğazda düğümlü bir “keşke”nin iç sesi mi?
Rüzgârın yönü değiştikçe
Bir parçam savrulur uzaklara
Ne kadar tutmaya çalışsam
Ellerimden süzülür zaman
Kül olur hatıralar
Bir isim kalır bazen
Bir nefesin gölgesi duvarda
Bir de sönmeyen yanık kokusu
Küllerimle konuştum dün gece
dedim ki:
“Hanginiz bendiniz, hanginiz benden giden?”
Belki de her kül
Bir anının mezarıdır
Ìçinde söylenmemiş sözler
Yarım kalmış gülüşler yatar
Bir bakışın ucunda asılı kalır bazen
Bir vedanın sessizliğiyle savrulur
Benliğinden kopup giden
Ama hâlâ senden iz taşıyan parçalar
Göğe karışır duman
Yerle gök arasında kalırım
Ne tamamen yanmış
Ne de küllerimden doğmuş bir ben
Kül rengi bir sabah olurum
Sessiz, titrek bir ışık gibi
Ve anlarım
Kaybolmak da
Bir varış biçimidir bazen
Kendi içine doğru usulca
Sonra bir sessizlik düşer
Her şeyin üstüne
Ne duman kalır ne ateş
Sadece ince bir hatıra isi
Küllerimin arasından
Bir kıvılcım kalkar sessizce
Gözlerimde yanıp söner
Ne tamamen eski ben
Ne de büsbütün yeni ben
Ve bilirim artık
Hiçbir şey tam iyileşmez
Her doğuşun içinde
Biraz eksilmek vardır
Bir kıvılcım kalır içimde
Sönmeye korkar
Yanmaya cesareti yok
O hâlde bırak derim böyle kalsın
Ne küle karışan
Ne tam anlamıyla doğan bir ben
Sessizlikte kaybolurum
Ve belki de asıl ben
Orada kalırım
Küllerin sessizliğinden
sevay
Şiirinizi beğendim. Adınız gibi sevmek olsun kişiliğiniz, çünkü sevgi gündüz güneştir gece de ay