Küller Ve Kuleler
Rengini kızıl döktü toprak,
n/asırlı ateşiyle...
Rüzgar sobeleyen çocuklar
kırdı gözümün bademini.
Gece yarısı mıydı, neydi?
Katran ışık başımdan savdı perdeleri.
Oda kör,
şehir bir hayli yukarı.
Tanıdım karanlığı
onu yağan çiçeklerle bir,
sedirinde.
Sır bakan aydınlığın bıraktığı defneleri,
avucumdaki buğdayda özledim.
Yağladım bi’ güzel hüznün aynasını,
buldum bir ağaç:
sevinçler içinde.
Çığlığını al da gel, çocuk!
Hayatın yapbozlu sütunu,
ılık rüzgârlara hıçkırık kala geçti göğsümden.
Elini koy tam şuraya:
toprak üstü dinlencede,
Âlem’in bir yanlı canı...
Çek içine
ince yapraklı sayfayı
küller ve kuleler içinde.