Kuşatılmış Cennet

'Dünya! Hız kes, hız!' -Paul Virilio






Göğün kalın camlarına çarpıp kanatlarını kıran rüyaları
Dudakları yanık ozanlar topladı söz pazarında
Hatalı yıldızlar ve defolu ışıkların yarattığı yanlış bilgi ekibi
Dilin karanlığını savururken soru sormadan yaşayanların ülkesine
Hepimiz oradaydık, susuyordunuz ayazınız çıktığı kadar.




Yanlışlık paylaşılmaz
dedim önce korkarak ve sessizce
Sonra bağırdım, bağırdım, bağırdım
Omzumdaki çalılıktan
Bir kuş sürüsü havalandı
Annem öldü sandım.




Dedim; cennetinizin sonu geldiğinde
Kutsal gökdelenlerinizden
Tükürük gibi süzüle süzüle
Aşağı yuvarlanan insanlığınıza çadır nakli yapsanız bile
Kurtulabilecek misiniz?




ve her sıkıştığınızda
her depremden sonra
her çığdan sonra
her katliamdan sonra
yutturduğunuz yalancı ağrı kesicilerle
onarabilecek misiniz
gövdenizdeki asil yarayı?




Sıfır umutla başlayan
Güneşi bekleyen yırtılmış denizlerle gözyaşı ortaklığı
ve kirpiğimizdeki işçilerle
Yontuyoruz paslanmış seddinizi.



Çağın tezgâhlanmış kokularıyla
Sırtı sıvazlanmış tarihin bataklığında

Istırap toplayıcılarının ağzındaki ateşin
Basit bir gürültü olmadığını

O yüzden diriliş pazarında
İki halkı birbirine sürterek çalıştırırlar mekanizmayı





Karşıt görüşlü duyguların savaşını izlerken
Gövdelerinde saygıdeğer hisse senetleriyle
Kalbi salya kuyusu hesap uzmanlarının
Avuçlarındaki ulusal tehdit; kaderin pin kodu
ve tekrar tekrar dedim;
Adalet yalnızca bir saray ismidir
Kulaklarımı sağır edene kadar bağırdım, bağırdım, bağırdım
Oradaydık hepimiz
Çöplerini topluyordunuz kalpazanların
Tefecilerin, mezar pazarcılarının
Sesim kısılana kadar suç işledim
Görün diye yüzünüzdeki ölü çamuru.




Birgün devletin dalgınlığına geldim, siz de biliyorsunuz, ordaydınız
Üzerimde yeni silahlar denendi müteahhitler meclisince
Sınır dışı edildi izin almadan gülümseyen dudaklarım
Sonsuzluk yara yaptı ruhumda
Huzursuz ozanlar kampına katıldım


Kâğıt kuşlar dip bulaştırdı sayın gökyüzüne bulaşıcı çukurlardan
Usulca çıkıp gitti bedenimden hem korku hem aşk hem dünya




Siz koşarak gittiniz sizi çürütecek insanların
Tensel dönüşüm projelerine
Kelime borularından ağrısız geçen sessiz harfler bandosuyla
Musluklardan masallarınız akıyordu




Bütün şehir önce sevişip sonra zehirleniyordu
Önce sevişip sonra kirleniyordu
Oradaydı ayaklarım, siz oradaydınız kımıltısız bir göl gibi
Kalbinizi en son harcadığınız yeri unutmuştunuz




Sırasını bekleyen yaşlı bir ihtimali karşıdan karşıya geçiriyorum şimdi
Suçüstü yakalanmış iki sözcük ve iki paket resmi yalnızlıkla ben



Baltasıyla dertleşen örgütlü bir ağaca
Ormanın kanunlarını anlatıyorum;
En büyük silahımız vicdanımızdır.





Ve kusursuz bir cenaze gibi
Omuzdan omuza dolaştırılıyor şiir susanlar cennetinde
Yalnızca çiçeğe şarkı söylemekle başlayan yanılgıyla
Duymadan kalbin etrafında dolanan yılan hışırtılarını
Defalarca gördüm Auschwitz'den sonra ölen şiirin hayaletini
Defalarca Dersim'i aldım
Defalarca döküldü bir otelin Sivası, sakallı ateşlerin kininden
Defalarca gördüm abisi ölmüş küçük kız çocuğunun
Roboski'deki büyük çığlığını;


Tam da Türk olmuştuk niye bizi vurdular ki!



Modern cellatların muhteşem ölülerle alay edişini defalarca gördüm
Ya siz! Hissetmediniz mi hiç
Ruhunuzdan havalanışını bir düş sürüsünün
Sanmadınız mı hiç annenizin öldüğünü
Soğuk bir sıvı yayılırken göğsünüze?

12 Ocak 2014 55 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    ne diyeyim ki; harika...müthiş...

    dua ile şair...

  • Ve kusursuz bir cenaze gibi Omuzdan omuza dolaştırılıyor şiir susanlar cennetinde Yalnızca çiçeğe şarkı söylemekle başlayan yanılgıyla😙😙

    Günün Şiirine aday olabilecek değerde bir şiir düşmüş Şairin kaleminden kutlarım zevkle okudum bu naif Şiiri..👍👍