Lodos
tanrı’nın sefa verdiği topraklardan geliyorum
baş ucumda kasımpatı değişimleri,
mahkeme dolusu karanfil
gaz kokularının devşirildiği koridorlardan koşuyor ismim
gül renkli çorbalar kaynattık
istif üzerine istif
postalların göç ettiği diyardan diyara
umuttan umuda koşan ve mezbeleliklerden yana
çorbaya aş ekledik
ıssız sessiz
bayat somun tanelerini
üzüm daneleriyle ıslattık
terledik gülüm
vayy somun sarnıçlarında sertleştirirken
mermi kokulu saçlarımı
sıyırırken kurşun dökülmüş penceresinden bakarken
dokuz milimetre kalibre
yangınlar yükseliyordu
şafağın miracında
manidar
diz boyu alev
göz mesafesinde duman
kara tahta büyüklüğünde is
şiir yazılacak kömür tanesi
el yazısı alfabe
hasretinle yandı gönül
topal bir aşkın
iki adım mesafesinde
ardında belki de
koşarak
hatta yürüyerek
belki sürünerek
poyraza boyun eğmeden
lodos yangınlarında belki de
belki de sarı saçlı fırtına
yummadan gözlerini
aşüfte bir bahar akşamında .....