Meç

Meç
Perçemi gönlüme
Hançeri yüreğime yara sevdiğim.
Tanburenin telleri ağyar
ve Gergefine dolanmış
Sözlerin Çıngırağında Tef'in
İstanbul geceleri
Kime ağlamış ki?
Yarım ağız söylenen aşkların fısıltısı
Yankılanır Beyoğlu'nda
Buydu Aşk dedikleri
Sanatın en akustik parmak vuruşunda
Tiz yoklukların
Belli belirsiz Tınısına hap's'olmuş bir yaşam
Gidiyorsun ömrümden
Ey yâr
Haliç'in sinek kanatları ile
Adanmışa işlenmek ne zor...
Kâhır dağlarından aşıp
bir yel gibi
Serin sularında
Boğazın
Boğazıma düğümlenen
En soğuk tavırların,
Bu tavırların
El oyması
Kehribar bir kolyenin üzerine
Ve belki de
Cebimin
Ya da bileğimin
Vazgeçilmezi tesbihime
Adım ve adını yanyana kazıyabilseydi şu Galata...
Hapsedermiydim seni şu Kızkulesi'ne...
Kaderinde
En keskin halimle ve
Gerdanında durmak,
Ve parmak uçlarının
Akustiğinde
dönen
O yıldızların
Parıltısına
Her dokunuşta anılmanın ve anlamını bulmanın tek adresi
Gerdanında...
Ellerime nakşedilen bu nasır
Uzanan saçlarının uzun perçeminin meçi ile ustalık
Terkedilişlerim
Ayrılışlarım
Gösterdiğim her kelâmın
Kalas ayrışımlarında
Bağrıma sokulan meç
Bir çınarın yaş sınırları
gibiydi evet halim...
Solgun halkaların bağrıydı
Uhdelerim
Susuz geçişlerimin
Ve baharlarımın cılız kışlarının arsızlığında
bakışlarını saklayan halkalarıma
Çizdiğim o soluk renkli
Yaşam dilimlerim
Senin adındı
Koca çınar gövdeme
Matemi gizleyen sürmeler
Çekmek isterdim
Sen ağlayan bir ağaç görebilseydin
En buğulusundan
Saydama geciş eşliğinde
Kalbimin penceresinde
görünmek ve
duyumsanmak
Her defasında
İki halka, iki bahardı
Çözebilirdin sen
Eylül ve ilk baharda
Mürekkebin yalanmışlığı gibi
Bereket duyduğum heyecan
Baharlarımda sağılmak
En kıymetli ağız sütü
Bereketiyle beslenmek gibi
İsterdim ben de aşkın ile
Ve elbet ki
Bahtiyar olmak
Senden önce
Surun üflenişinde senin ile
İki cihana en kuvvetli
Günahlarımızla
Cehennem yolculuğuna razı gelen
Bu kalp belki de
Cennetine giderdi
Ben hep yeşildim dallarımla
Ama
Sen gidiyorsun ey yâr
Mutlu bir yusufçuk gibi
En mavi tonuna tekrardan hayran olmak
Kerelerce gözlerimde yansıman
Ama alıyoruz her gülüşü içimize
Akan pınarların oluk oluk
Şırıldayan isyanında
Akıp gidiyorsun
Ve serin bir nefes sanki
Su içerken öpüşen yusufcukların
Zamahından
Uçup gidiyoruz
Birbirimizden uzağa
Bu cehennemitul arz
Bu endam
Gecenin giyindiği bu karanlık
Boğazın serin sularında
Çırpınan
Bir ben kalıyorum
Terennüm eden bu tanbure
Ve Gergefine gerilmiş sözlerimin
Çıngırakları
Tınısı
Ürkünç dünyada
Çok acizis
Gökkuşağında renk bile yoktu
Ve şarkılar hiç bir zaman adil değildi
Bu ürkekliğin ve
Bu hiçliğin vazifesinde
Uzaklarsa tek bildiğin
Kalbimi al gel uzaklardan
Orda kalmasın
Bana en keskin yol ayrımlarını söyle,
Saçına meç
Kalbime bu meçi vurmadan;
Ve Bir daha söyle
Sen neden birtek bana güzeldin?
Tcpassenger_iErdoğan
09.09.2025