Münzevi Kalpler İçinde
Yenildik duy bizi artık
ey dünyanın sahte yanının sahibi
zamansız ve mekansızların
bir zaman öncesiydik eskidik
kim ki düzensiz orduların
sahte imparatorlarına
bir kuru ekmek biraz şarap için
teslim oluyorsa baba çıksın
yaşamak delicesine delirircesine
sürüklenip gidiyorken memlekette
sevgi kırıntıları içinde
parçalandık dilim dilim
ayrılığın lehçesiyle
ve vardır mutlak
sorunsuz sandığımız her işte
kalbimizi yaralayanlar
ağır aksak hatıralarıyla
günü güne bağlarken
ciğerimizi dağlayanlar
çocukluğumuzdan kalma
pembe fistanlı kadınlar
zilleriyle döne döne
civelek bir şarkının içinden
çıkıp geliverseler de
güldüremezler yüzümüzü
iki duble rakı kadar
artık haince bir itirazla
dermansız dizlerimizin ağrısına
güllerin kokusuna ve dahi
unutulmaz sandığımız her anın unutulduğuna
şahidiz ey sevdiğim en sevgilim
bizi kurtaracak kimseler de kalmadı
durduğumuz yerde durduracaklar da madem
gidelim usul usul gidilmesi gereken yerlere
yağmur anlık ve fırtına şiddetinde
binlerce kez intizarlarla yağıyorken
toprak yağmura doymadan henüz
çamurlaştıkça çamurlaşıyorken
kim duyabilir ki sesimizi
Şahtık şahbaz olduk sonunda
bir ömrü bitirirken aldırma Can cazım
infak ettiklerimiz hep mutluluktan
oysa bizim payımıza düşen hüznün
Kerbelasında kurumuş dudaklarımızın ahını
alacaklarını bile bile öpen bahtsızlardan da
uzun zamandır haber yok artık
hey hat manasına vurulmuş bir söz gibi
uyur uyanık yazarım seni aksak makamlı notalarla
geçtiğimiz yerlerde kalan o tek tük
izlerimizin hatırına unutma bizi emi
unutma ki cennetin de cehennemin de
kapısında bekleyen bir kalbim var senin içinde




Bazen bir cümlede insan kötü afallıyor, şiddetli bir hortum yemiş gibi çok feci sallanıyor. Şiir akıcı ve güzel ama ben bir cümlesinde takılı kaldım ve sanırım şiirin kalbi de burda atıyordu.
"bizi kurtaracak kimseler de kalmadı"
Bu acı gerçeği yüzüme çarpması içimi daha da burktu.
Çok güzel ve bir o kadar da hüzünlü bir şiirdi.
Teşekkürler sayın Yılmaz. Saygılarımla