Müzakere

Ben

Dünyaya karşı savaşmak ile meşhurum

Her gece

Yaşamak düşünürüm yatağımda yorgun havsalamla

Çünkü sabah

Benim çirkin sevgilimdir


Nasırlıdır ellerim

Ellerimden

Barınır tarlada yiğitlerin pazularında biriken o bereketli yorgunluk

Düşmana karşı cesur

Ve dahi

Ölümle bile şakaları vardır

Ellerim

Dişe diş kana kan


Dağınıktır saçlarım

Savrulur rüzgara karşı

İçimde aşk ve yalnızlık

Yüreğimde bir karınca durur

Gözlerim derin

Gövdem aşklara karşı

Terkedilecek kadar güzel

Çözülmeyen bir sır gibi durur


Sesimdir

Dağlarda yankılar içinde soluyan

Ve kanıtlayacağım

Hayatın anlamsız ve basit olduğunu

Göstereceğim size

O tek başınalığın verdiği güvenle

Dünyaya karşı

Duruşumu süreceğim namlulara

Onurlu ve korkusuz diyecekler

Benimle yola çıkanların

Sırtlarında neleri taşıdığını

Acının özüne doruğuna ulaştığını bilecekler

Tüm acılarımızı yorumlayacak bir hayat

Benim ellerimden doğacak

Acıyı sıkıyı gören kaçacak

Kaçacak

Ama yer kalmayınca

Anlayacak

Sanır mısın ki

Eşşeğe dayı demek ile köprü geçilecek

Halbuki neden

Var mı öyle bir eşşek

Beni

O ince o kılıçtan keskin köprüden geçirebilecek

Onurlu bir ölümü yeğlerim


Yaşamak düşer şimdi bana

Düşmana inat daha fazla yaşamak

Çünkü ben

Çocuklara dayatılan acıyım

Beni

Hüzün bakışlı çocuklar çağrıştırır

Alestadır acılar gövdemde

Süngüler bilenir

Tüfekler yağlanır

Avcılara verilir adım

Çünkü benim ölümüm

Gerçekleri ortaya çıkarmakla meşhur kılındı

Yok çünkü

Görmedim aynı safta

Benimle omuz omuza dünya ile çarpışan

Ölmedim

Ama eli kabzaya dokundu avcının

Yakındır

Ki bu yüzden tanıdım dünyayı

Bunu

Çocuk yüreğimle

Kocaman taşları kaldırarak

Kaybettikçe

Yazgımın bana bir silah olduğunu

Kavradım yorgunluğumu

Nereden geldiğini bildim

Bildim

İşçiler ve garibanlarla aynı saftaymışım

Yaşamın

Hakkını muradını ve müstehakkını

Çokça ödedim

İstihkakıma düşen şey ise elbette acı ve hüsrandır

Başka ne olsun ki


Yıllardır

Dağların serin rüzgârları ile hırpalandı benim gövdem

Loş ay ışıklarının altında yalnızlıkla sevişen bendim

Yıllarca

Merakımdan gecenin perdesini araladı ellerim

Hepinizi gördüm

Aşk ve üzüntü barındıran gülüsemeleriniz

En çirkin en ayıp yerleriniz

Gördüm

Başınız sıkışınca ettiğiniz tövbeleri

Geceyi cerahatleyecek yaralardı benim gözlerim


Ölüler

Yakıştırdı bana kendini

Kahpece bir yanı vardı zamanın

En sağlam yerime vuran aşk

Ellerin dert görmesin

Öldür beni

Bu yürek alıştı bir kere ölümün güzelliğine

Ama ancak

Zulmü baltalayamamak koyuyor bana

Çünkü ben

Her gün ölmeden önce senin yaralarını deşiyorum hayat

İnsanların bütün acıları bendedir

Ölüler dahi payına düşeni aldı benden

Sende toprak

Sende yağmur

Evet

Yaşadım

Ölmeden önce

Kan aktı

Ve yarıldı gövdem

Tanıdım dünyayı

Rant çıkar ve para uğruna yapılmayacak bir şeyin kalmadığını

Meğerse yaşamaktan fazla uzak bir yermiş burası


Dünya ile kardeş olmayacağım


Ömer Altıntaş

26 Eylül 2021 127 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar