Ömrüm Hiç Gibi Geçti
kaldırımlar nemliydi
nedensiz bir hıçkırığın melodisi gibi, ıslak.
varoşlar bir şarkıya ağlamıştı sanki,
içli bir kadın sesi ve anason
zelzele misali göz kapaklarını sallamıştı
nasılda kaçışmıştı fukara saçları
kırılmıştı rüzgardan.
livarlarını kırmıştı içimdeki fırtına
kolyozlar boğulmuştu.
şehrin tüm hamsinozları teknelerinden kopmuştu
nasılda ağlamıştı reis,
ıslanlamamış son cigarayı yakarken.
misli türküler yakmıştı sanki, ozan
paslanmamış bam teline vururken
tuzlu sular içmişti derinliğine, martı
son cinayetini işlememişti lodos
kagir tekne alabora olmamıştı henüz,
ahşap meyhane kilitlerini vurmamıştı nasırlı ellere
gramofon kırmamıştı iğnesini
mumlar sönmeden o kırık masada şarkılar bitmemişti
kırmızı suratlı adam son kez haykırmamıştı yitik bemollerin ardından;
" ömrüm hiç gibi geçti "




Ömür uzun ince bir yol. Ve şiirler bu yolcuğun en anlamlı yol kenarı çiçekleri. Güzel bir şiir kokusu geldi yoldan buralara doğru. Tebrik ediyorum Tarık bey. Selamlar, saygılar, sağlıkla hep.