Pimler ve Tetikler
pimi çekilmiş kurşun tanesi
henüz patlamamış
başı kör sonu kör
yamacında kulakları sağır
patlasa sanki
kainat düşecek parmaklarından
avaz avaz bağıracak martılar
gıyabında hasretin
ölüm mü susandı
yoksa yaşam mı kutsandı
ısırganlar kadar haysiyeti kalmadı
dağların, son ceylan göçeli
naif patikaların ala izi kaldı sıçrarken o patiklerin
bir de kardelenin öksüz karı
kim koklayacaktı ki seni...
son göç çatlatırken köslerin ritimlerini vurunca vedaya
o tok sesler inletti ay ve şimali
iyi kötü sokaklar kaldı
arnavut kaldırımlarına yıldız vurmuş
belinde piştov delikanlılar
naralar belden aşağı
artık film şeridiydi sevdalar
şarkılı türkülü
mum ışıklı sinemalarda
boş şarap şişelerine vurulurdu film nihayete erince
açılınca yeni marmaralı güzeller
yeniden çekilirdi pimler
ve tetikler
ölümdür artık gez ve arpacık
suyu ısınan dereler
poyraz vurur
sağ omuzdan sola
soldan sağa
kanadı boyanır aktan alaca karanlığa
kan kokar iyot yerine
öyle de ölmez ki martılar
edebi vardır ölümlerin bile ...