Pusluk Vakti

.

En çok bu saatlerde arıyorum sessizliği
Duvarları dilsiz odamda
Yüreğimin sesinden uyuyamıyorum...


Karanlıkla karışık yağan yağmur
Telgraf tellerine hasret uçurtmalar gibi
Süzülürken pencereden
Gözyaşları
Bendini yıkan bir nehir gibi taşıyor gözlerimden
Gözlerim...
Gözlerim öyle alışmış ki gözlerine
Senden sonra aynaya kendime her bakmak istediğimde
Gözlerimden utanıyorum!
Ve şimdi
Gözlerim bana yetecek gibi durmuyor...


Bir gaz lambasının titreyen alevi gibi
Sen olmayınca üşüyorum diyordun
Köksüz bir ağaç gibi yalnız
Mevsimlerin ortasında zemheri...
Sana bakarken yüreğim diyordun
Uçmayı yeni öğrenen bir kuş
Patlayacak bir mayın gibi serseri
Sana benzeyen bir kıza anlattım bütün bunları
Yalandır dedi..
Yine de sığınıyorum yalanlara
Ama şimdi
Yalanlar bana yetecek gibi durmuyor...


Karanlığı kurşuna dizilesi bir gece de
Kadehimi doldurup kendi elinle içirdin bana
?Yarasın canıma' dedin ?yara'
Ve ömrümden usulca uzaklaşıp gittin
Şimdi kimin yokluğu jilet gibi keskin?
Kim kimin yüreğinde bıçak izi?
Öldüğünde
Kalbi ceset torbalarına sığmayacak bir şair gibi
Yürüyorum
Geceleri bu sarhoş şehrin sokaklarında
Kırılası şişelerde arıyorum cevapları
Ama şimdi
Kadehler bana yetecek gibi durmuyor...


Yüreğimin söküğünü
İğne deliğinden geçirdiğim umutlarla diksem de
Kapanmıyor ömrümdeki yokluğun
Denizde açılıp kaybolan çocuklar gibi
Kayboluyorum soruların ortasında
Yürüdüğüm soğuk kaldırımlara düşüyor hüznüm
Ellerimi açıp dua etsem
Bir yaşam daha uzağıma düşüyor hayallerim
Uzun bir ömrüm olsun istiyorum tanrıdan
En azından, seni unutmaya yetecek kadar...
Ama yine de seni bekliyor bir yanım
Çünkü şimdi
Yarınlar unutmaya yetecek gibi durmuyor...




Not: Bu şiirde anlatılan tüm kişi, kurum ve acılar tamamen onsuzluk ürünüdür.

17 Mart 2013 150 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Öldüğünde Kalbi ceset poşetlerine sığmayan bir şair gibi Yürüyorum

    zor iş be şair

    yazmak gerek

    kutlarım

    sevgiyle kalın...