Ricat

Şehirlere sığındıramaz aklımı
Karartıp hepten dağlara, ovalara düştüm
Şimdi köleliğim kendimedir ey zincirli hür!
Ne için dönüp dolaştığın,
Ömrünü ne için paraladığın aklın da mı uçuştu?
Yağmuru kurşun gibi ağır
Gecesi katran bu çağın
Vahşi hayvanlar kadar masum olmayan
İnsan güruhu içinde
Aklı selim mi diye divane dolaşırken
Ademoğlu ölmüş, salası yok, namazı yok.
Bir taraftan esen yel diye
İrin gibi yapışan nedir boğazıma?
Yokluğum bilinmez, izimi arayan yok;
Nerde insan, nerde adalet?
Her yön insan suretli dalalet.
Var git bağın bahçen kur,
Yaraların irin, yediğin öğün zehir
Yaşamak dediğin bu diyar, kendine müntehir!

Ölsem mezarımı niceler,
Kalsam dirimi biçeler.
Gitmek mi zor,
Kalmak mı zulüm
Hangisi yaşarken ölüm?

Şarkılara kaldım en son
Dumanlı sabahların koynunda
Denize usulca sokulan kanatlarım vardı
Bir yere konulmaz ayaklarım
Uykularım vardı yağmurdan ıslak
Her seferinde kırıldı kanatlarım
Kaldım, her zerremi toprağa
Her öfkemi duvarlara gömerek
Yağarken avurtlarımdan
Beni sokak sokak
Beni mayhoş yalnızlıklardan
Yokluğun zindanlarına hapsederek.

Şehirli ellerinle sevme beni
Yağmurun toprağa çarpan sesiyle dinle
Çamların arasından süzülen rüzgarla
Bakarsam kör olayım
Tunç saçlarınla yont yüreğimi..

Dönüş olmasa
Yusuf kuyudan nasıl çıkardı?
Dön yüzün doğan güne
Dön rüzgardan çatlayan yüze
Bahar da varmış
Mevsimler burada akarmış
Damardan civa yerine kan da akarmış
İnsan kendi kendisine koca bir cihanmış...

14 Mayıs 2025 81 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar