Rıhtımda Kaybolmak

Gitmek yazmışım önümdeki gazeteye
Sonra da karalamışım üstünü
Bir de kalmak yazmışım
İş ilanları sayfasının bir kenarına
Onun altı çizik


Sonra
Köhne bir iskeleye bağlı
Kürekleri suyun içinde sandal çizmişim
Hafif dalga halkası var küreklerin etrafında
Bulutsuz gökyüzü
Denize doğru batmaya yol almış güneş
Ve bir kaç martı
Altına da dört mısralık bir şiir
"Alıp başımı gidersem buralardan bir gün
Deniz görmeli gözlerim
Tuzunu soluyup
Ayaklarımı ıslatmalıyım her gün"


Ne ara yazdım çizdim ben bunları
Ne ara kayboldum
Ne ara gittim o kadar uzaklara
Aklım ne ara bıraktı kontrolü
Farkında değilim hâlâ


Rıhtımın karşındaki bahçede oturup
Gazete okuyup demli bir çay içecek
Gelip giden vapurları seyredecektim oysa



Masada dört tane boş çay bardağı var şimdi
Kül tablasında beş adet ezik izmarit
Tatil ilanı mı okudum
Yoksa kötü bir haber mi bilmiyorum


-Ölüm ilanı okumam, okuyamam keza-
Hangi haber alıp götürdüyse beni
Bilmediğim bir yerlere


Ne ara yazdım çizdim ben bunları
Ne simidin kokusu
Ne simitçinin feryadı
Ne simit için gözü dönmüş martıların çığlıkları
Ne havayı yırtan vapur düdükleri
Ne de öteye beriye koşuşturanlar
Zaman durdu da
Hiç biri yaşamadı sanki



Oysa
Kim bilir kaç vapur kalktı iskeleden
Daha ben hiç birinin telaşını göremeden