Rüzgâr

Gelip bir soluk alıp dünyadan
Bir gün göçüp gideceğim
Her seste her sevgide sayıklanırım
Bir soluk, bir yudum su
Ve kar tanesi gökyüzünden
Her dönencede bir gün batımı da benim
Yokluğumda açacak sardunyalar bilirim
Dökülüp sahil yollarında,
İçime ılık ılık akan ay ışığı,
Sessizliğe bileniyorken
Gelip dolan kulaklarıma,
Yaşamına konduğum dünyanın
Benden kalacak olan bütün hatıraları
Bir bir unutulduğunda
Kuş olur sesim...
Usul usul dolar içime.
Uçar masumluğunda mavi gökyüzünün
Açılırım pencerelerden sabahlara
Oysa kimsenin haberi yok konup göçtüğümün
Şakıyan bülbülde seslendiğimin
Dolandım yokluğuna sensizliğin
Acılar beni koydu mezarlarına
Işıklar söndü, bulutlar sardı gövdemi
Kuğuların göllerde süzülen ihtişamı,
Gecenin mehtaba karıştırdığı,
Ey, baharın zemheriye yenildiği iklim:
Sancıdır bunlar bağrımda
Olsun yaralar acıtmıyor artık
Yokluğun kadar,
Gel sar bağrımı,
Kandırır mı sandın susuz kanımı
Yangınlar her yanımda
Mecalim aştı sabahların olmalığını
Günlerime doğduran nedir seni
Dallarıma konduranım küllerden
Dur, bağrımda hançerlenen sızı!
En loş serin sabahları bilirim
Uykusuz yaz geceleri sıcaklığından
Sonsuz bir serüvene girişidir gençliğimin
Mevsim zamanın durduğudur orada
Mütemadi sızlıyor kalbim bu yüzden
Bana sabahlar sun yeniden
Yılmış kervanlardan,
Yıldız sağanağındaki akşamlardan getir
Çözüver saçlarımı yeniden
Gözümden sızan yaşa karış
Bir bahar düşü içinde
Bir müzikalin son perde eserinde
Es kavgalarda yumruktan öncesi gibi
Kurşunun değdiği yere getirdiğin tahribi de bilirim
Sen yine es, görmesem de sezerim
Ne yöndür ıslıklarından tanırım
Bir sana, bir yalancı bahara aldanırım!
Bana yeni bir ses söylet hadi
Yeni bir çağ aç ufuklarımdan
Kösnümüş dünyaya inat
Çağcıl acıları sil havsalamdan
Gözyaşı yerine kan akıtılan
Yağmur yerine yangınlar barındıran
Çocukların düşlerine yeniden doğdur gülüşleri
Bir türküdür içim havalanmış turnalarda
Akar sularda, pınarlarda...
Ne olacak dünya hali?
Giden dönmez gittiğinden,
Ölüm şaşmaz bildiğinden!
Savur beni boş bağrına sensizliğin...
Tebrik ediyorum Yasin bey. Güzeldi. İnsanlığın bittiği yerde doğa sarmadı mı hep yaralarımızı? Biz de doğayı sarıp sarmalarsak rüzgar, güneş, ay, hepsi bizim emrimizde olacaklar yine.