Sarısabır
bir deli güvercin şarkılar dinliyor
tam şuramda
kırık kanatlarına anlatıyor insanlar da uçamaz
engellidir güzellik ve sevinç
sarışın gülüşünü kendine saklamış bir çocuk
hiç bulut yok
yanlızlık dünyasının göğünde
hiç yok gökkuşağı
camların arkasından çıkamıyor güneşin başlangıcı
dağın zirvesinde şaha kalkıyor bir doru tay
anamın yanık masal kokusu göğsümde
vakur hışırdıyor çınar
göğsüm ay tutulması, ah kalbim diz çökmelerde
melekler de metamorfoz geçirmiş kanatlarını kaybetmişler
kader bu ya onlarda mekanikleşmişler
korktum Tanrı da alışveriş merkezlerini gezer diye
yürüyen merdivenlerle bir aşağı bir yukarı
inip çıkmak zoruma gider
ben bir zamanlar ne güzel erik çalardım
seslenirdi ağaç, dallarıma kur çocukluğunun salıncağını
sustum
baktım tiksintiye
kapital büyüdükçe
anlatamadım bir şiiri katletmeden bunu ben
zoruma gitti
yaşanacak hiçbir yer yok
oysa ömür büyüklüğünde güneş
artık kimse görmüyor
çocukların salıncağı da yok
oyuncakları bile sırılsıklam ter içinde
gün ışığını öldürdük
oysa bütün arabaların sesi aynı
o sesler ki dört nala koşar felaket bir yaşanmazlığa
eskimeyen çocukluk anılarım gökyüzünde
kırık kanatlarım yerine süzülüyor şimdi
sevgilim, çık dışarı
gel şu yağmurda yürüyelim...
Bizim köyde eskiden bayram sabahlarında herkes gücünün yettiği erzağı köy evine taşırdı.Sabah ezanıyla beraber kurulurdu koskoca bir sofra. Genci yaşlısı , kadını erkeği hep beraber kahvaltı yapılır öyle karşılanırdı bayram...Sonra çocuklar ellerinde ki tenekelere vura vura evlerin önüne gider bağırırlardı.
katmeerr , katmeeerr , pişiii pişiiii vermeyeneee atııın taşııı
kapıyı açmayanın evini taşlamaya başlarlardı. Kimisi ,çocuklarla eğlenmek için kapıyı açmaz , biraz çocukları yorduktan sonra katmer veya pişiyi iliştirirdi torbalarına...
sonra köyün meydanlık yerinde koskoca bir salıncak kurulurdu...sadece çocuklar değil bütün köylü o salıncakta sallanmak için sıraya girerdi. bütün köylü gülüşerek sallanırdı...
şair çok haklı kapital rejim unutturur "biz" demeyi "sen" deriz "ben" deriz...Ve bir gün bakarız ki ne senden eser kalmış neden benden...
ve sonra yalnızlık kokan bir cümle süzülür dudaklarımızdan "bize ne oldu ? "
sahi şair "bize ne oldu " !!!
ne güzel erik ağacının dallarına asmak güneşi ve düşleri,
şiir beni çok etkiledi,
ve ben en çok o rumdan kalma köyde yağmuru severdim
kutlarım
sevgiyle kalın...
zoruma gitti yaşanacak hiçbir yer yok oysa ömür büyüklüğünde güneş artık kimse görmüyor çocukların salıncağı da yok oyuncakları bile sırılsıklam ter içinde
Var olmanın evreleri tabii önce çocukluk ve sonrası...
Sevgili Nilgün, emeğine yüreğine sağlık.
Selam, sevgi ile.
Ne güzeldi geçmiş o yıllar yalandan dolandan riyadan uzak dolu dolu sevgi ve bağlılık...🤐
Güzeldi Nilgün hanım kutlarım içtenlikle...