Seni Sana Bıraktım
Seni sana bıraktım…
Çünkü artık savaşmak istemiyorum.
Ne geçmişle, ne hatıralarla, ne de içimde susmayan o sesle.
Her şey üstüme yığıldı; hatıralar, pişmanlıklar, geceler…
Hepsi birikti, hepsi boğazıma düğüm oldu.
Artık anlatacak gücüm yok,
Anlamaya niyetim de.
Bir zamanlar her şeyi düzeltirim sanıyordum.
Kırılanı onarır, eksileni tamamlar,
gidenin yerini doldururum diye düşünüyordum.
Ama bazı şeyler tamir edilmiyor.
Bazı şeyler kırıldığı yerde kalıyor.
Ve ben o yerin tam ortasında kaldım.
Ne geri dönebildim, ne de gidebildim.
Seni sana bıraktım…
Çünkü uğraşmak, kendimi unutturuyordu bana.
Her çaba, biraz daha yok olmaktı.
Bir yerden sonra susmayı öğrendim.
Çünkü konuşmak hiçbir şeyi değiştirmiyor,
aksine her cümlede biraz daha eksiliyordum.
Artık hiçbir şeye kızmıyorum.
Ne zamana, ne insana, ne de kendime.
Kızmak bile bir umut ister —
ben onu çoktan kaybettim.
Sadece içim yorgun.
O kadar yorgun ki,
sessizlik bile ağırlık yapıyor omuzlarımda.
Seni sana bıraktım,
çünkü artık kurtulmak istiyorum.
Bir şeylerden, herkesten, belki de kendimden.
Artık ne yolun başına dönmek var,
ne de yürünecek bir yön.
Sadece boşluk.
Sadece içi kararmış bir ben.
İşte o boşluğun ortasında anladım:
insan bazen neye sarılsa elinde kalıyor.
Benim elimde de hiçbir şey kalmadı.
Ne sevda, ne umut, ne teselli…
Sadece bir sessizlik,
ve o sessizlikte yankılanan cümle:
Ben Seni sana bıraktım.
