Sessizliğin Soykırımı

Bir çağın solgun alnına kazınmıştı unutuluş,

çınlamayan sokaklar, 

boynunu bükmüş evler — 

ve biz, birbirimizin adını dahi hatırlamadan

aynı boşlukta, farklı rüyalara battık.


Sözlerin iliği kurumuştu,

bir tebessümün anlamı,

bakkal defterinde kalmış borçlar gibiydi:

Ödenmeyen, unutulan, önemsenmeyen.


Baba figürü, bir hatıra fotoğrafı gibi solmuş;

ellerindeki nasırla değil,

suskunluğuyla terbiye ederdi eksik kalan duygularını.

Ve anneler,

yüksek perdeden susmayı öğrenmişlerdi.


Kardeşlik, eski bir hikâyenin küllerinde,

ihanetin sessiz alkışlarında boğulmuştu.


Dostluklar —

birer hatırlatma bildirimine dönüşmüştü,

araya sıkıştırılmış, aceleye getirilmiş sevgiler gibi.


Biz,

kendi mezar taşlarımızı kendimiz yonttuk:

üstüne yazılacak tek cümle

"Hiçbir şey başlamadı burada" olacaktı.


İnanç,

kırık bir aynadan yansıyan şekilsiz yüzlerdi artık;

ve umut —

bir tereddüt kadar kısa ömürlüydü.


Ey çağ!

Ey kendi çocuklarını unutkanlıkla vaftiz eden zaman!

Biz, senden doğduk,

ama senin ne adını bildik,

ne yüzünü görebildik.


İşte böyle bitti hikâyemiz:

Bağsız, sahipsiz,

sonsuz bir hiçlik içinde

birbirimize ağıt yakmadan yok olarak.


29 Nisan 2025 129 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar