Siyah Oda II

''Güzel kız, güzelden de öte olan kız...'' diyerek açtı gözlerini tavana doğru

emin olmak için bir sağa bir sola dönüp durdu sonra baktı zemine doğru

o denizimsilikten bir iz yoktu ancak bu sefer başka şeylerle doluydu zemin.

Yapraklarla.

Bir dürtü gibi, sıradanlıkla zemine doğruldu, birkaç yaprağı eline aldı, tuhaftı;

''Sonbahar, sonbahardan da öte olan...'' diyerek açtı gözlerini zemine doğru

emin olmak için bir aşağı bir yukarı baktı sonra oturdu zemine doğru

o sonbaharımsılıktan bir iz yoktu ancak bu sefer başka köklerle doluydu zemin:

Bir ağaca dönüşmüştü bedeni, bir ağaç, sonbaharın hapsettiği bir ağaç

önce şaşkına döndü sonra üzerindeki yaprakların düşüşünü duydu ve huzur buldu.

''Güzel yapraklar, güzellikten de öte olan yapraklar...'' diye tekrarlardı.

Dallarıyla.

Ağaç konuşabilir miydi oysa ki? Konuşan ağaç mıydı yoksa ağacın dalları mı?

Belki de delirmişti ya da deliliğin de ötesindeydi.

Uyandığında normale dönmüştü her şey:

Aynı renksizlik, Güneş'in cam aralığından sızmaya çalışan ışınlar, aynı tavan.

Yüzünde gezdirdi ellerini ancak hiçbir şey hissetmedi, yyumaya devam etti

ve açtı dalgözlerini Güneş'in ışığıyla kararacak olan bir ağaç;

dallarıyla kapladı bütün odayı, bütün karanlığı, bütün korkuları

sonra kendi içine kapandı yavaş yavaş bir daire gibi

deliliğinde ötesinde olan bir sonbahar gibi.

11 Mayıs 2023 7 şiiri var.