Siyah Yakamozlar
adını meçhul bırakıp
öykünün baş harfine dönüyor kuşluk zamanı uykusuzlukları
kim koydu hayatın ana fikrine ve böylesi seni
uçuk renklere sarılmışken tenimin Şubat üşümeleri
ve miracıma saklanmışken
ufuğumda melankolik sarhoşluklar
gidiyorduk terkimizde yılgınlığın adım sesleri
ayakkabılarımızı terletiyorduk
adı konulmadık kayalıklarda
içimizi içiyorduk belki
vapur dumanlarına sarınca, ucuz tütünleri
öyle sersem
düşlerimiz yoktu
hani avuçlarımızda,
yoksulluğun perde arasıydık, yoksunluk yakınca lambalarını
rengi değişmezdi akşamın
hani deli bozuk,
usul bir türkü tutardı dilimde
kuşları ürkütmeden efkarın o saati, küfrün kemiğini kırmadan zaman
siyah yakamozlar içerdim
cepkenin astarı yırtılınca hani beş parasız
belki ayaklarım çarpacaktı
belki fikrim birbirine
böyleydi nahoş yürümeler, karanlığın korkmadığı o uzun yolda
düşlerimde yalnızlık
yamacımda açılmadık gelincikler
içimi anlatıp
sokak kedilerine
bir garip hikaye idim belki
sökülmüş zeytin ağaçlarının kökleri dalınca gözlerime
ya da uzun ve yalnız yürüyüş gaybı düşünmeden
ve ürkmeden çetrefil geceden
adını meçhul bırakıp
öykünün baş harfine dönüyor kuşluk zamanı uykusuzlukları
kim koydu hayatın ana fikrine ve böylesi seni
uçuk renklere sarılmışken tenimin Şubat üşümeleri
ve miracıma saklanmışken
ufuğumda melankolik sarhoşluklar
gidiyorduk terkimizde yılgınlığın adım sesleri...
abicim yüreğine kalemine ağlık👍
Hep meçhulde birileri var kimsenin ismini bilmesini istemediğimiz bir tek yüreğin köşesinde adı yazan hüzün bırakmış zamanında bir yerlerimize...👍😅