Sükûtu Kuşatan Şarkım

I. Tül Gibi Açılan Zaman
Ölgün sâbitâtta usulca açtın perdemi,
Ben sesini duymadım; titreşti tılsımın.
Bir harf gibi düştüm suskun heceye,
Sükûtun altına gizlenmişti yıldızdın.


Bir figan değildi sevmek seni,
Mürurdan bihaber, iç içe geçmiş ayn.
Kendi izdüşümümde boğuldum,
Sen o sırada gülümsüyordun... kimeydi o pay?


II. Gölgelerle Mühürlenmiş Sefer

Yürüdüm, çamurunda aklımın iz taşıyan.
Gece değil, vakt-i nâkıs sarındı yakama.
Ve sen, suya dokunmadan yüzdün içimde,
Çünkü aşk, bazen bir ırmaktır… yönü olmayan.


Ezberledim sende olmayanları bile,
Kaş altı titrek bir kelime gibi baktım.
Adını anmadan ağladım ayazda,
Zira sen, en çok da söyleyemediklerimde aktın.


III. Kandilin Gölgesinde Sönen Dua

Bir akşam vakti çöktün üzerime,
Kanatları paslı bir vefa kuşu gibi.
Tutunduğum her cümle döküldü susa,
İç sesim bile sana küskün ve gri.


Bir nazar boncuğu düşürdüm kalbimden,
İzbeliklere sakladım son cümlemi.
“Unutulmak için sevmiş” dediler adımı,
Ne diyeyim… belki haklıydılar derinlemesine.


IV. Küllerin İçinden Gelen Yankı

Sonunda bir meltem dokundu alnıma,
Adını taşır gibi ama sessiz…
Bir lâhza tutuldum o rüzgârın hüznüne,
Ve anladım: aşk bittiğinde bile izsiz değiliz.


Sen göğe yazılmış bir yitik harftin,
Ben ise o satırın silinmeyen sonu.
Hâlâ yanar bazı kelimeler içimde,
Ama artık yanmak değil, ışımaktır oyunu.

22 Haziran 2025 44 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar