Susmak Bir Ölüm Sebebi

Susmak  Bir Ölüm Sebebi

Nasıl başlar bir şiire insan? Yanık kahve kokusunun şehri büsbütün sarmasından mı yahut batan güneşin efsun edişinden mi? Belki de kadını anlamakla başlar bir şiir. Öyle usul usul şekil veririz kelimelere.


 Nereden başlayalım demek geliyor içimden, Ağrı'dan mı Kilis'ten mi İzmit'ten mi... Kadın aynı kadın değil mi albayım. Hani şu dövülen gömülenden bahsediyorum. Öyle kolay değil sanırım bazı şeyler. Bazı şeyler meşakkatli bir yokuş çıkar gibi darlıyor zaman zaman. Ve önümde upuzun bir gece ve memleketim ve ezilenler...


Çıplak tenime sirayet ediyor gecenin tanıdık soğukluğu. İçimde bir yerlerde yine bir kargaşa yine bir sil baştan meselesi. Ve kafamın içinde sayısı meçhul soru işaretleri. Benim memleketim değil miydi üç yanı deniz kaplı olan? Benim memleketim değil miydi kültür cümbüşü olan? Medeniyet değil miydi bir annenin gözlerinde okunan? Ne yükselir o vakit ormanından dumanlar, ne bağrışır otobanda silüeti yabancı olanlar, ne susardı öyle kadınlar. Bir ölüm sessizliği miydi bütün armağan? Onca savaşın ardından bu kadar basit miydi bir tabloyu ayaklar altına almak? Üzülüyorum...


Bir masum sitem bu benimki albayım. Gel gidelim istersen. Bırakalım raylar seçsin ineceğimiz yeri. İnelim inmesine de ya o tanıdık kokular sararsa bizi... Ben adaletin sessiz olanından korkarım albayım. Bağırmak gerek belki zaman zaman. Belki dokuz köyden kovulmak olur bedeli bağırmanın. Lakin sessiz olmak, özünde göz yummak değil midir olanlara? Katil olmak için illa öldürmek mi gerek albayım? Sanmıyorum...


Mutluluk ne kadar zormuş anlıyorum büyüdükçe. Mesela bir saat tik tak ederken bile mutlu olabilirdim çocukken. Ya da yağan yağmur yeterdi masum bir tebessüm için. Oysa bugünlerde mutlu olmak adına olanaklar namümkün. Olmuyor... Ya da ben yapamıyorum. Hayatımın her karesinde bir cinayete ya da yolsuzluğa ya da şiddete....

Susmak bir kılçık boğazımda. Susmak bir tonu korkaklığın.Ve susmak bir ölüm sebebi kadının.


Yıldızların altında yine bir deli şarkı dinliyorum. Olur olmadık takılıyorum anılarda. Bir tarafta gerçek dünyanın çekilmez çilesi bir taraftan hayallerin tatlı suları... Sular ne zaman duracak albayım? Ne vakit bir sabah kahvaltısında haberler olmayacak. Çok şey istemiyorum hani. Biraz adalet biraz insaf biraz liyakat... Beni ben yapan değerleri yok sayamayacak kadar büyüdüm sanırım. Kalemim git gide ağırlaşıyor avuçlarımda. Yan yana dikecek kelime bulmak bile zor geliyor bana. Oysa anlatacak çok şeyim var. Vakit yok...


Bir şiire kadını anlamakla başlanabilir zaman zaman. Bir rolü olmalı şiirin de bu tiyatroda. Bir fener ya da Kuzey yıldızı mesela. Karanlığı unutturuyor bana kelimeler. Ve memleketimin şu bahtsız günlerini bir nebze de olsa unutturuyor bana zaman zaman. 

Vesselam,

Söylesene bana albayım, katil olmak için illa öldürmek mi gerek birilerini?

24 Ağustos 2023 294 şiiri var.
Yorumlar (6)
  • Ben adaletin sessiz olanından korkarım albayım. Bağırmak gerek belki zaman zaman. Belki dokuz köyden kovulmak olur bedeli bağırmanın. Lakin sessiz olmak, özünde göz yummak değil midir olanlara? Katil olmak için illa öldürmek mi gerek albayım? Sanmıyorum...

    Tebrikler hocam yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun güne düşen şiirinizi beğeniyle keyf alarak sonuna kadar tekrar okudum haklı sitemler arzu ettiğimiz hayat inşallah bir gün olur diyelim nice şiirlere inşallah Sonsuz saygılarımla

  • 13 ay önce

    İyi şiirler okuyorum sayfanda Teknik olarak denemelerin, İyi yolda olduğunu gösteriyor Anlatı kopuk değil ve güzel ,

    Kutlarım Hasan .

  • 13 ay önce

    Yalan yok şiire her türlü başlanır biz de... Çünkü sen gibi duyarlı şairler için çok malzeme üretir bu memleket. Çok koz verir. Birçok insanlık dışını ve insan olmayı aynı anda anlatan eserin de bunun gayet başarılı kanıtı zaten... Ve senin de yazdığın gibi çok masum sitem hepsi...


    Yani hangi bölüme ne yazayım bilemedim kardeşim. Çok insancıl, çok duygulu ve oldulça haklı serzenişler bunlar... İnsanı insanlığından utandıracak cinsten...


    Yaşananlara, gelinen zamana, ayrışan, kendi haline bırakılan, yalnızlaşan ve böylece sinir küpüne döndürülen insanlara bakıyorum da katil ya da mefta olmak an meselesi...


    Sevgi, eğitim ve sanat... Bu kadar kolay aslında çare... Bu kadar basit... Ama... Amalar o kadar çok ki yazmakla bitmez...


    Özetle, yaşamak zor zanaat bu memlekette pirim. Hele kadınsa, kızsa, çocuksa kişi daha da zor... Pamuk ipliği yani hayat...


    Tutunamayanlara tutunan, onunla gönlümüze su serpmese de şiirsellik adona ruhumuzu ihya eden kaleme de Oğuz Atay'ya da selam olsun. Sevgiler, selamlar, saygılar...