Toprağın Doğumu
Gökyüzü karnı ağır bir anneydi,
Bulutlar şişmiş, doluydu sancıyla.
Bir cemre düştü toprağın bağrına,
Ve ilk sancı, uykuyu yırttı usulca.
Doğum başlamıştı, derinlerde biçare,
Toprak kıvranıyordu; ama bu bir şikâyet değil,
Kadim bir ritüeldi — eski, vahşi, temiz…
Bir yeniden varoluşun ilmek ilmek acısıydı.
Cemre düştü; toprağı böldü bir ince çizgi.
O çizgi, hem çatlayış hem birleşişti,
Karanlığa sıkışmış köklerin,
Gün ışığını yeniden koklayışını vaat etti.
Her sancı bir fısıltıydı önce,
Sonra yankıya dönüştü dağların sarp göğsünde.
Toprak derinden bir sesle inledi:
"Yorulmuş ama hayatta," dedi gökyüzündeki mavi anne.
Ve damar damar filizler uzandı gökyüzüne,
Yeni bir devinimle kabuğu delerek.
Doğumdu bu; bir ölümden sonra var edilen,
Bir yitip gitmişliğin çaresiz tazeliği.
Bir sancı, bir cemre, bir uyanış…
Bu, toprak ile hayat arasında bir çocuktu.
Bu, yaşam ile hiçlik arasında sıkışmış,
Zar zor alınan bir nefesin özüydü.
Dallar titredi, çiçekler uç verdi sessizce,
Ama her biri doğumun sessiz tanıklarıydı.
Gökyüzü eğildi; olduğu yerde durdu.
Güneş, yeni doğmuş bu dünyayı alnından öptü.
Ve ben, tüm bunları izlerken,
Kendi toprağıma düştü bir cemre gibi acım.
Anladım ki, her bahar bir doğumdu,
Ve her uyanış, kendimize yeni bir yolculuktu.
Doğanın yeniden doğuşunun ve baharın gelişinin insan ruhundaki yansımaları.Sancıların,uyanışın,doğuşun ifadeleriyle yoğrulmuş güzel bir yolculuktu şiir.Ruhunuza sağlık.
Adını, cemrenin yolculuğu koyduk. Acıdan doğmanın mevsimiydi bahar. En içten tebriklerimle Serdar bey. Güzel bir şiirdi. 🌾👏🏻✍🏻