Ucuz Ölümler Ülkesi Anatolia 5


“Kültür endüstrisi, seyirciyi pasifliğe ve boyun eğmeye alıştırır.”

Theodor W. Adorno


1

C/ismi olmadan yaratılan bir dil ile

ışık hızında ilerliyor

dünyayı içine alan -e’net.

insan’i kölelerini yaratıyor teknoloji ile

hayal’et ve bol çeşnili ekranlar, renkli camlar.

hatlar ve insanların

kopan bağla(ntıla)rında

d/okunmatik ekranlarda boşa akıyor yaşam.

Sayfalar arasında akışkanlık içinde

dijital sadakat sorunuyla

biten açık uçlu paylaşımlar

sonsuz bir gelecek vadederken kullanıcılarına

boyun kemiği eğrilmiş yeni yetme nesilleri trollüyor hayat.

Bir haritada kutsanan toprak-acı-ölüm üçlemesinde

geçmişi belleğine işliyor, veri koleksiyoncusu Anatolia.

rant kapısına çevriliyor yaşanmışlıklar.

mahşer yeri gibi sosyal medya.

e-tanrıcılık oynuyor herkes ve

herkeste bir *wellbeing ya da ikon olma isteğinde.

2

Gözleriyle düşünenlerin ülkesi Anatolia’da

sabah kuşağıyla akşam programlarına düğümlenen

ertesi yarın(lan)cı hayatlarla

her gün ana akım izlencede

bir ‘ekran kölesi’ olarak savruluyor kitleler.

Kafaları uyuşturan reyting kulvarlarında

aklı derman, bakışları fahişe düşünceler içinde

alkışlarla yücelen merak ile

en popüler sanat eseri oluyor,

para!noyak öncüllü kitle imha programları.

Herkesin birbirine çemkirdiği

yemek programlarında

birbirini yiyen, az düşünen, çok konuşan,

görgüsüz bir edinime dönüşüyor

yerle yeksan edilen sofra adabı.

çarkıfelek gibi dönen siyasiler her tartışmada

dillerine acı harfler sürerek

balistik uçlu sözcüklerle ‘kurusıkı’yorlar birbirlerine...

Acı yarıştırma ustaları

acının montajlandığı sponsor duygular eşliğinde

gözyaşı soslu aile dramlarını yarıştırarak

anormalin normal olduğu bu hayat tarzında

‘kendin yap başkasını suçla’ alışkanlığı

kronik bir hastalık çeşididir.

Jung’un kolektif bilinçaltında kulaç atan

kumandalı reklam aralarında her an karşımıza çıkabilir

bilmediğiniz bir öz baba, anne,

belki de ikiz kardeşimiz.

Teşkilata nispet

keskin bakışlı dişi Sherlock Holmes’lar çözüyor

olay yeri inceleme cinayetlerini.

3

Popüler kültürün çıplaklığında

kavramları bel altında normalleştirip

edepsizliği marifet bilen

akıl veren, edilgen kılan, bağırıp çağıran, hakareti hak gören

kendini yücelten modernlik!

aracılı ve taşıyıcı lojistik varlığıyla

t.ürerken bol ‘enerjiiii’li fenomenler

görgüsüzlük paylaşımında yarışırken il(l)eti ustaları

pik yapıyor kadının yan oyuncu olarak figüre edildiği

reality showlar.

pek üstüne alınmayan ölçüsüzlük, ince tül içinde

medenileşmenin şartı nü’ya biad, çıplak kadın me(f)tası.

‘açıl saçıl, ışığını yay, evren seni görsün’

gönüllü cehaletten içre, çerçeveye sığmayan çok dudaklı,

garip figürlü kadın portesi,

bir nevi yığın, bir nevi obje.

izlencede detox şişesiyle

*Priapus’uba hayranlıkla striptiz yapanlara

sürpriz hediyeler.

4

Altın gününe kısır ve mercimek köftesinin eşlik ettiği

akşam 5 çayında herkesin güzellik uzmanı

herkesin bitki bilimci, otçu, kökçü ya da detoks uzmanı olduğu

sağlıklı yaşam sırlarıyla parmaklandığı yalanlarla

içi görünen renkli cam programları ile

toplum içi rezillik gösterisinde

*moonwalk tripleri atan unflancer

psikologlar eşliğinde yıldızlara bakarak

kahve ve iskambil falı baktırma dalgasında

ne çıkarsa bahtına kimi sürreal ve soyut

medyumluk iddiasında çok özgüvenli.

‘nasıl kilo vereceğiz acaba’ya dek

herkesin diyet uzmanı olduğu,

aşçıların kitabını yazdığı yemek tariflerine bakmakla avunan

düşünemeyenler ülkesi Anatolia.

5

Yasak aşk kıvamlı, zengin türk dizileri,

alkış alan çevrimiçi talk-reality showlar

gözyaşlarıyla bölüm başına çekilen meraklı milyonlarla

reyting rekorları kırarken gündüz ve akşam kuşağı programlarında

kendi mutsuzluğunu deşiyor herkes.

ve herkes kaçıp olmak istemediği kendinden

olmak istediği bir düş kırıklığına düşüyor.

*Maslow hiyerarşisinde kayıp bir arayış

amaçlar, ihtiyaçlar, kullanımlar, doyumlar paradoksuna nispet

her yerde her an herkesin karşısına çıkabiliyor *Murphy yasası.

toplumun en küçük hücresi aile meclisinde

anahaber bültenleriyle ülkenin yaşayan en ‘baba’ öğrenilmiş çaresizliğidir

kanalar arası zampike bağımlı pasif izleyici kitlesi.

Tv de sanal reklam uygulamalı tarihi dizilerde kılıçtan geçerken tarih,

kıl çadır içinde botokslu bilge anaların rehberliğinde

dudakları silikonlu kadınlar

metroseksüel yiğitler doğururken her bölümde

at sırtında kılıç kalkan oynayan kaşını almış savaşçılar,

‘gerçeküstü’nde keller uçurarak

damar damar, damla damla, kan kan

ülkede görsel bir şölene dönüyor dörtnala mahmuzlanan şiddet.

Güney

*Wellbeing /uzmanı: Madde ve enerjiden oluşan fiziksel beden sağlığını dengeleyici bir yaşam tarzıyla Değer odaklı bir yaşam kalitesine ulaşmaya yardımcı olman

Kişisel konfor alanlarında pratik beceriler ile uygulanabilir günlük rutinler oluşturarak, hedefe yönelik değişiklikler yaparak, kişiyi bütünsel sağlık ve dengeye kavuşmada rehberlik edenlere denir...

*Priapus: Büyük penisi ile dikkat çeken Tanrı Priapus, erkeklik, cinsellik, güç, üreme ve doğurganlığın tanrısı olarak kabul edilmiştir. Priapus kültü, antik Yunan ve Roma döneminde, insanların tanrıdan cinsel ve fiziksel güç, iktidar, maddi bolluk ve bereket beklentileri ile yayılmıştır.

*Moonwalk: ayda yürüyüş şekli.

*Murphy Kanunu: Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir." Olası bir durum karşısında en olumsuz durumun gerçekleşmesidir.

*Maslow hiyerarşisi: Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi, insan ihtiyaçlarının beş basamaklı bir modelini içeren ve genellikle bir piramit içindeki hiyerarşik seviyeler olarak tasvir edilen psikolojideki bir motivasyon teorisidir.

İnsan ihtiyaçlarını beş seviyeye ayırır: fizyolojik , güvenlik , sevgi ve aidiyet , saygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları yer alır.


07 Kasım 2025 13 şiiri var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (6)
  • Yazdım yorum silindi yanlışlıkla Güney arkadaşım. Çok şeyler vardı bu şiire yazacak ama sözün kısası makbuldür deyip yarına mı bıraksam bilemedim. 😊

    Ölüm ucuz, mutluluk pahalı. Para ile elde edilen şeyler de bir süre SONRA açık artırmada satılan Sezerciğin sıpası gibi yük oluyor insana. Kırbaçla vurmalı mı insan elindekine yoksa merhamet mi etmeli elde ettiklerine ve kendisine bunu kişilerin hamuru belirliyor gibi. İzlenen, yenilen, içilen her şey böyle. Kimse kimseyi zorlamıyor. Gönüllü yozlaşıyoruz. O yüzden maslow olsaydı şimdi listeye günü mü yazardı ek olarak, TV yi mi koyardı yoksa her şeyi silip doğaya mı döndürürdü yüzümüzü bu kısmı muğlak.

    Ağaç kökleri bile iletişim kuruyormuş birbiriyle. İnsan olarak aynaya bakınca,yüzümüzde yüz kalmadı maske yapmaktan. Bakımlı köleler gibiyiz dediğin gibi bir sürü zincir var içimizde. Tebrik ediyorum. Kalemini okumak güzel.✍🏻🌾😊

  • 49 gün önce

    Bilgi her şeydir ,şiirin kendi içinde bir dinamizmi var ,okumak keyif veriyor

    Kutlarım şair dost

    Sevgiyle.

  • 49 gün önce

    Bir kullanıcı maddi durumuna ilişkin, biraz da alaycı ve nükteli şöyle demişti: "Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin bodrum katında ikamet etmekteyim."

    Gerçekten de güzel bir yerden yakalayıp silkelemişti son kırıntıların tozunu üstünden. Birçoğumuzun ekmek kavgasıyla cebelleştiği, alınterinin, hakkın ve emeğin bu kadar ucuza gittiği bir zamanda, hele ki sermayenin dişli çarklarında öğütüle öğütüle köle gibi pazarlanıp, zincirlerinden bi türlü kurtulamadığı kredili dünyasında, her gün daha çok devinerek, eksilerek ve tükenerek...O yüzden Maslow'un bodrum katına bir de Murphy'in dinamitleri döşenir. Bu ikili genelde sağlı sollu geçirir suratımıza...

    Evet ekranlara ve evlerine iyice hapsolmuş bu gösteri toplumu; konfor alanını terk etmeyerek pasifliği rahatlık, boyun eğmeyi ise alışkanlık haline getirmiş durumda maalesef. Ekranların bazen şaşaalı, gösterişli, görkemli, bazen de vurdulu kırdılı, kanlı bıçaklı şovlarını; dilimiz iki karış dışarda, sözde kahramanlarımızı, kurtarıcılarımızı seyrediyoruz!

    Şiirde iç içe geçen çok anlamlar var, tıpkı senin bana söylediğin gibi benim de birkaç kere okuyup iyice algılamam gerekiyor bazı şeyleri. Ama bu anlamları ve yabancı terimleri genele iyi yayıp yerleştirmiş, irdelemişsin.

    Bazı bölümlerde sanki; önümdeki bu dev şiirsel ekranın içine hapsolmuş ve yerine mıhlanmış vaziyette; kendi rutin akışımın bilançosunu seyrediyor ve yine aynı tepkisellikle, çeşit çeşit iç savunma mekanizmasının tekniğini kullanıp, aykırı bir vücut diliyle de; hızlı bir şekilde o karmaşık labirentin içinden çıkmaya ve doğru yönü bulmaya çalışıyormuşum gibi hissettim.

    Evet boynumuz iyice evrildi, büküldü, telefonlar zaten siyam ikizi gibi zamkla elimize yapışık. Ekranlar yaşam koçluğu yapıyor bize 7/24 saat...Sanırsın herkes diplomasız doktor, psikolog...

    Yine duyarlı, anlamlı, güzel, düşündüren, hayatı sorgulatan ve bi o kadar da içimi burup büzen bir şiir.

    Tebrikler yüreğine sağlık. Saygılar.