Ayrılık da Ecel Gibiydi ve Saati Değişmedi

Katıksız seversen

Öldürür seni giderken

Diye başladı gecem...

2013...






En son duyduğum şey uğultuydu ve sanırım bir de geceden sızan deprem.






Artık benim de bir hikayem vardı üstelik göğsümü gere gere anlatamayacağım bir hikaye. Yanılmıştık ikimiz de, oysa okuduğum tüm masallar aynı sonla biterdi, hiç dersimi almamıştım...






Aşk böyle bir şeydi.






Sanırım!






Ya da bilmiyorum bunun adı neydi?






Daha küçük bir kız çocuğuyken açtığımda gözlerimi, gülüşüne denk gelmiştim ve daha gözlerine çok vardı.






Ölümüme çeyrek kala ruh üflediğinde bana, senden bir tanrı yarattım...






Mabedimdin artık! Kimsenin karşı koyamayacağı bir güçte kimsenin anlayamayacağı yücelikte sevdim o an...






Sadece o an yetmişti seni anlamama. Kendimi bu aşka adamıştım, gittiğinde bile adamıştım üstelik, oysa sen bambaşka bir hayatta yaşamaya alışıyorken.






Hayalim, düşüm, adamım ve daha bir çok sıfata gebeyken işgalin altındaki yüreğim, seni sen olmadan büyütmeyi başardım, sen olmadan sevmeyi, sen yokken bile hissederek mutlu olmayı...






Alışmıştım!

Bir gün sen geldin!

Hayat durdu, nefesim durdu, hatta dilim durdu...

Gerçek olmayan hikayemde yaşattığım sen gerçek olmuştun.

Sanırım!





Hayır hayır bu doğru olamazdı! Sen gelmiş olamazdın, ben alışmıştım olmayışına bu sadece hayaldi...






Gelmiştin, gerçekten gelmiştin...






Ben seni çok sevmiştim.






Beni bırakıp giden babam kadar, öleceğini anlayınca evi terk eden kedim kadar, beni sevdiği için sessizce ölen o adam kadar... Ben seni bir çok şey kadar çok sevmiştim...






Gece'm olmuştun, her şeyi seninle öğrenmeye seninle tekrar sevmeye başlamıştım hatta inanmaya başlamıştım gerçek mutluluğun bu dünyada yaşanabileceğine.





Hatta bir kızım olacağına bile inanmıştım 'senin kadar güçlü' bir kızım, oğlan olursa kesin senin adını koyacaktım 'hala öyle'...





Aşk! Doğacak tüm çocuklarıma senin adını vermek kadar güzeldi seninle.

Ve bir gün gittin!

Sadece gittin...

Suçlu yoktu yarattığın bu depremde ama cezalı bendim, ben olmalıydım...






Ayrılık da ecel gibiydi ve saati değişmedi, gitmen gerekiyordu sadece, saatin şaşmadı. Bileklerimi kestim o gece ve ilk kez ölmeyi diledim ilk kez. İnan bana ilk kez çocuk masumiyeti ile son defa sormuştum 'gerçekten gittin mi' diye. Çocukluk işte aptallık ya da adı her neyse aşk da olabilir. Sordum işte ve son kez öldüm!





Ve asırlar geçti, kaç yüzyıl bilmiyorum ama ben eskidim sen eskidin gidişin bile eskidi hatta korkuların bile...





Şimdi! Gönderilmemiş mektuplarıma bir yenisi daha eklendi sadece biraz daha büyüdüm daha inançsız daha çirkinim. Biliyorum sonsuza kadar 'biz' diye bir şey yok artık. Kabullenmek fazladan nefes almaktır, yaşayabilmektir, felçli bir hastayı yaşatabilmektir bir ölünün ardından Fatiha okumaktır, uyumayı tekrar başarabilmektir...






Kabullenmek, hayatın sonradan verdiği bir ödül biçimidir ve o depremin sahibine güzel dualar edebilmektir, büyümektir, bir çocuk büyütmektir, güzeldir...






Teşekkür etmektir gidene, sağlıcakla kal diyebilmektir...





Sağlıcakla kal...

07 Ekim 2013 2-3 dakika 30 denemesi var.
Beğenenler (7)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (8)
  • 10 yıl önce

    Off bu ne biçim veda edişti böyle ? Zaman en büyük ilaç merhem oluyor ,sonra sadece bir anı olarak kalıyor.Hatta anımsamak istemediğin de o anıyı tamamen unuta biliiyorsun. Tecrübe ve yaş farkı olunca böyle çok bilmişlik taslarrı işte :)

  • çok güzeldi sevgili Filiz yürek dolusu tebrikler güvercin kanadında yolladım 👍

  • 10 yıl önce

    çok teşekkürler yorumlar için...eyvallah yorum yapma nezaketi gösteren herkese 😊😊😊