Işın Ergüney Ağabey'e

Paris işi burslu gülmelere ilk satırı düştüğünde,

"şiir nedir?"

sorusunu kazımıştım beynime.Gramı gramına 25 senenin hesabı bir cümle ile ilişirmiş kağıda.

anladım...



Gerçek doğru buydu aslında,nefesi zorlayan kas bileşkesi nasıl başucunda tadıyorsa yaşamı,

Benim de bu deryanın içinde kardeşlik yaftasına sarılmam sanırım aynı biçimi tanımlıyor.


Döryüz kilometre gidişin hüzününe sigara molaları hariç dinledim seni,
Sen anlattın ben dinledim;
En çok annenin cam kenarı babürü beklemeleri üzmüştü beni,
Ne çok buğulanmıştır o camlar,
İçinde sen sızısı gibi.


Babam geldi aklıma beni de yaraladı.

Pürtelaş nakaratlarla hastane önü duruşlarına bir eylül akşamı ses vermiştim ;


Sis ve gölge aynı düş/ümde üstüme üstüme
geliyor
-e ağlamaksa adı;
ağla
enformatik ışınsal bir kalemin
Samatya koridorunda
çoklu dert içinde
elleri eskimiş
ana hasretlerine bak şimdi
ağla...



Valla doğruyu söyleyeyim aynı dertten muzdarip ben de ağlamıştım.

Kafamda çok bilmecesi vardı şu senin;

Eylül
Ve
Gitmelerim sende kaldı puntoların,

E sonrası da sende gizli zaten;lafını esirgemedin benden;'Demirel gibi'hoşgeldin..

Bakarım ara ara naif bir eda ile karalamalarına;


Hatırla
Ayın dördüydü eylül

Artık her eylül o bankta ve bir başıma
İzlemekteyim Kız Kulesini mavi gözlerinle..


Neydi bu işin sırrı can vermek neydi gözlere daha iyi anlıyorum.


Ağabeyliğinden ve adam gibi dostluğundan öğrendiğim çok şey var;


Sende sevda,


Bizde bu yürek ölmeleri varken ,değişmem şiirinin bir satırını sayfalara...



Candan selamlar



Sevgiyle kal...

27 Mayıs 2011 1-2 dakika 21 denemesi var.
Yorumlar (18)
  • 13 yıl önce

    ahhh cemal ahh!

    sen ve amca iki gönül adamı bir mazinin ortak paylaşımları...

    not: müslüm babanın kulakları çınlasın :)

  • 13 yıl önce

    Değerli kardeşim, Mektular almış başını gidiyor sayfanda. Tama açılmayan yarı aralık bir pencereden anıların loş ışıklı odasına bakar gibi oluyoum bir okuyucu olarak. Az ışığın hayal gücüne olan etkisini kullanarak okuyucuda ' acaba nedir?' detirtiyor. Uzun sürede sohbetle içilen şarabın mayhoşluğuyla kısık bir seste söylenen ilk kez dinlediğimiz bir şarkının ezgilerini seçmek isteyip de seçemeyip sadece dinlediğim ezgi kalıyor belleğimde. Üslubun hoşluğuyla anılarınızın. satır aralarında kalıyorum. Nurullah Ataç'ın Okuruma Mektuplarını anımsatıyor metodunuz. Ama tartışmacı değil gönül okşayıcı. Sürdür bu güzelliği ama pencereyi az daha açsan derim.

  • 12 yıl önce

    "Sis ve gölge aynı düş/ümde üstüme üstüme geliyor -e ağlamaksa adı; ağla enformatik ışınsal bir kalemin Samatya koridorunda çoklu dert içinde elleri eskimiş ana hasretlerine bak şimdi ağla... " Sarsıcı... Kaleminize sağlık.

  • 12 yıl önce

    yaşanmışlık... tecrübe... anılar... varolmanın dayanılmaz hafifiliği..... eylül sancısı bu olsa gerek.. teşekkürler😙😙

  • 12 yıl önce

    Sevgili Cemal Bey, sevgili şair dost. Işın abi ve şiirlerini bir de sizin kaleminizden okumak ne güzel. Öyle naif, öyle zarif bir dokunuşu var ki kaleminizin, kusursuz bir anlatımla yüreğe kazındı diyebilirim. Şİir gibi👍 Uzun süredir yazmak istiyordum sayfanıza. Son yaşadıklarım beni geciktirdi af ola. Siz hep böyle şiirsel yazın olur mu. Kaleminize şiir çok yakışıyor. Tebriklerimle, sevgi ve saygılar...