Ateşin İntiharı -I

içimdeki a t e ş düğününü
intihar ettim baba...





ateş
küsmüştü kendi krallığına




havariler iplerinden asılan
iki ayaklı ulema paradoksu
paranoyakça uzanılan yatağın başında
yıllardan kalan eskimiş bir mum
ışığında dans eden gölgeler
kendi kendilerini kırbaçlayan misyon körpeliği





ve ateş usulca fısıldadı
sönmeliyim suda





içimdeki şeytanı yok etmeliyim diye söylendi
elleri terse yatmış bir sokak kadınında
ruj ayininde mırıldanan yağmurun sesi yükseldi
sen bende asla sönemezsin
a t e ş üşüdü ilk kez





cebrin defteri karanlıktı
ve tüm bebekler ölü doğuruyorlardı
ateş kendini öldürmeye karar verdiğinde





gece uyudu
sönmeliyim s u d a
sönmeliyim çığlıkları arasında











Deniz Pınar'a
Saygılarımla








Lösev
dünbugünyarınyılı

12 Nisan 2013 42 şiiri var.
Beğenenler (14)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (17)
  • 11 yıl önce

    "cebrin defteri karanlıktı ve tüm bebekler ölü doğuruyorlardı ateş kendini öldürmeye karar verdiğinde

    gece uyudu sönmeliyim s u d a sönmeliyim çığlıkları arasında"

    Yaşanmışlığın ardından sığındığımız yegane bahane ve arkasına saklandığımız olmayışın ya da olduramayışın çaresizliği, o sönüş ve sessiz çığlıklar final diyorum şair; gam sokağında aciz bir yürüyüştü benimki affola.

    K.İ.

  • 11 yıl önce

    "içimdeki şeytanı yok etmeliyim diye söylendi elleri terse yatmış bir sokak kadınında ruj ayininde mırıldanan yağmurun sesi yükseldi sen bende asla sönemezsin a t e ş üşüdü ilk kez"

    Betimlemeler ve imgelerle örtmeye çalıştığı bu kıta şairin sokak kadınına yüklediği sorumluluğu tek başına kendi nasıl taşıyor aslında. Nereye gidiyorsun şair otur bakalım şöyle bi'yol, yok öyle içine kapanıp (tek başınadır hayat, herkes kendi hayatını yaşar) demek. Ellerin niye terse yatıyor dualarına sığınıp içini susturabilir misin? Makyajın gerçeği (içini) kendinden saklayabilir mi insanı. Ateş öyle bir üşür ki şair öyle bir üşür ki bir daha asla ısıtamaz, ama sen gel beni dinle yarın var olacak ve tanrı istemediği sürece sen o yarını yaşayacaksın umut her zaman içimizdeki duyguların ve ruhun vazgeçilmez şarabıdır onu içmeyen utansın.

    (ağır mı oldu ne) 🤐

    (3)

  • 11 yıl önce

    "havariler iplerinden asılan iki ayaklı ulema paradoksu paranoyakça uzanılan yatağın başında yıllardan kalan eskimiş bir mum ışığında dans eden gölgeler kendi kendilerini kırbaçlayan misyon körpeliği"

    Şiiri var eden içimizdeki yokluk değil mi? Bu kıta da direkt aşka mı odaklanmalıyız? Biraz da ikili çıkmazlar değil mi bunlar ama ille de "aşk olsun" sadece aşka bağlayanlara, bir yaşamın içinden geçen tren sadece aşkımı taşır hayatımıza. Beklentilerimiz hep bunun üstüne midir? Bu tek kişilik bir sorun zamanla çoğaldıkça toplumsal olamaz mı? Hayatın ta kendisi dediğimiz düğümler sadece şairler için mi atılmıştır ki; insan, hayat karşıtlıklar ilkesi paradoksunu yaşamamıza neden oluyor. *(Çöz çöz nereye kadar!) Kıtanın son dizesi bunu kanıtlamıyor mu? Her amacın yepyenisi olması bu yüzden değimlidir.

    "ve ateş usulca fısıldadı sönmeliyim suda"

    Üstteki dizede olduğu gibi çaresizliğin getirisi bir kabulleniş (*Çöz çöz nereye kadar!) değil mi? (2)

  • 11 yıl önce

    Ateş...

    Başlığında ve içinde birden çok ateş kelimesinin olması şairin kelime haznesini hoyratça savurmayışından mı? (hiç sanmam, Ateş...

    Başlığında ve içinde birden çok ateş kelimesinin olması şairin kelime haznesini hoyratça savurmayışından mı? (hiç sanmam, "ateş" yaşanmışlığın bir işareti olmalı)... Bu hisle daldım şiirin efsunlu dizelerine, her mısrada tekrar tekrar kelimeleri inceledim sonunda anladım ki kelimeler sıradan. Hiçi anlatıyor kocaman bir boşluktaki hiçi, takılmamak gerekiyor bazen kelimelerin yalınlığına imgesel dürtüleri ve o dürtülerin şoklarıyla bir daha okudum kendine has anlamlarının o anı nasıl şekillendirdiğini gördüm düş arkamda.

    "ateş küsmüştü kendi krallığına"

    Burada olduğu gibi sıradan basit bir anlamı olan masalsı bir yaklaşım, çizgi film gibi ne kadar basit duruyor deyilmi. Oysa imgesel anlamı ne kadar derin. Sıradan yanan bir ateş değil bu insan içindeki duygularıyla beslenen ve tüm enerjisini sadece duygularından alan bir ateş başka türlü nasıl bir krallık olabilir ki. Küsüş yaşamın getirmiş olduğu olguların kaçınılmaz gerçeklerine bir sitem, bir isyan hatta etkenin vicdanına bir küfür değil mi? (1)

  • 11 yıl önce

    can ablam; can yine haykırmış sönmeyen çığlıklar arasında bu nasıl bir iç ses ki, bu kadar içsel düğümlemeler bir yutkunuşu dilimin peltesine, zor ablam çok zor bir yerinden değil her yerinden örnekledim şiiri zihnime, gerisi yorum/sus daim başarılar cennet kokan ellerine sağlık👍👍👍