Gülün Kalbine Dokunma Kanatırsın
Hüzün; mavi giyince üstüne
Damıtılarak akar sözler kalemden
Kırılır boynu bükük kalır
Yazmak ister yazamaz şair
Şair ki; kim ola
Ben ise zavallı bir cahil
Cahilin yüreğinde
Derinden bir ah var yanar
Varlığını sarsan mana
Yoksul manasızlığa ağlar
Aymazlık bir şelale endamında
Akıyor sırtından hiçliğin tam ortasına
Soruyor hayat insana
Nedir ki kelam nedir ki kalem
Susunca;
Yazıyorlar o zaman cevap anahtarına
En zayıf halka
Aşkın adı;
Köprü altlarında dolaşıyor şair
Boş şarap şişelerinden
Akıyor tortu kalıntıları
Bir dikişte bitirilmiş hoş kafalarda
Son damlasına kadar tüketiyor aşkı
Kaldırımlar loş
Şişeler boş
Herkes hoş mu hoş...!
Tıpkı kağıttan bir mendil gibi
Aşk; kısacık bir anda kaybediyor adını
Kirletilip işlevini yitirmiş
Mendilin adı bile adından utanıyor
Üstüne Yazık! işlenmiş
Gecesinden sabaha
Sabahından akşama yetişmiyor duygular
Kayıp/larda Aranıyor..!
Aşk;adını temize çıkaracak
Dokunmayın gülün kalbine
Mısralara akıyor
21 Ekim 2009 İzmir
Kaleminizden çok güzel bir şiir okudum. Başlık bile kendi başına yetecek. Kutlarım.. Sevgilerimle
Hüzün; mavi giyince üstüne Damıtılarak akar sözler kalemden Kırılır boynu bükük kalır Yazmak ister yazamaz şair Şair ki; kim ola Ben ise zavallı bir cahil
Cahilin yüreğinde Derinden bir ah var yanar Varlığını sarsan mana Yoksul manasızlığa ağlar
Aymazlık bir şelale endamında Akıyor sırtından hiçliğin tam ortasına Soruyor hayat insana Nedir ki kelam nedir ki kalem
Susunca; Yazıyorlar o zaman cevap anahtarına En zayıf halka
Aşkın adı; Köprü altlarında dolaşıyor şair Boş şarap şişelerinden Akıyor tortu kalıntıları Bir dikişte bitirilmiş hoş kafalarda Son damlasına kadar tüketiyor aşkı Kaldırımlar loş Şişeler boş Herkes hoş mu hoş...!
Tıpkı kağıttan bir mendil gibi Aşk; kısacık bir anda kaybediyor adını Kirletilip işlevini yitirmiş Mendilin adı bile adından utanıyor Üstüne Yazık! işlenmiş
Gecesinden sabaha Sabahından akşama yetişmiyor duygular Kayıp/larda Aranıyor..! Aşk;adını temize çıkaracak Dokunmayın gülün kalbine Mısralara akıyor 👍👍👍👍👍
Ne değişken şu insan,Swift şu dünyanın zamanları yıkan efendilerini Liliput'ta ya da Brobdignag'da göstermiş. Hem de öyleyiz. Kocaman bir dev olan insan, o cüssesinde hem yüceliğin hem de zalimlik imgesi olabilir...omurgasız haliyle herşeyi çirkin hale getirirken aşkı da kirletir. O cüsse büyük bir aşkı yüceltecek kadar da güçlü olabilir. Sevdasız bir dev öylesine çirkin bir yığındır ki duyularına dürtmedikçe kulak vermez. Öte yandan cücedir o.Büyümeyi bilmeyen cüce insan. Büyüklüğü kaldıramayandır. Dev aşkların altında ezilendir. Büyüklük ve küçüklük ortama göre değişiyorsa böyle bir ortam için nerede durmalıyız. Cüce mi dev mi olmalıyız. Şair cüceler elinde kirlenmiş aşkı aklamak gibi bir görevde olmamalı. Aşk yaşanır. Aşkın kulakları sağır, gözleri kördür. Bu yüzden yaşanır, acısı çekilir ve devleşir girdiği yüreği. En hassas bir biçime sokar onu ağlarken gülmesine deli der kimileri. Ama şairirn sözünü ettiği cüce yürekli olanlar ki onlar aşkı değil sıcak bir aşı akşam üstü yiyip yarına yeni bir yemek arayanlardır. Gülün kalbine dokunup en ince yerinden kıranlardır. Şiir bir sitem dalgasının içinde çalkalanmış. Şair şiir yazarsa deniz susar.
Gügülün rengi hislerle bezenmiş kanasada tebrikler kaleme👍👍👍
Şairin çok şey söylemesi anlatamamasından. Yazmak isteyip yazamadığını anlatmasından.
Kelimeler hayattan çıkıp hayata giden nüans inceliğiyle kıvrımlaşmış nosyon tanecikleri. Harfler de zerreleri . Duyuyorum , anlatamıyorum safhası. Bu yüzden kelimelerin sınırı vardır , soyut somut ortak hudut. Suskunluğun çok şey anlattığı , sonsuz harfler . Bu da anlatamamaktan doğan , bilmek ötesi bilmek ertesi.
Saygılarımca😎